Bir anda karşısında beliriverir bir adam...
Sonra bir pardon, ardından tanışma faslı. Belli ki hoşlandı kadından.
Sonrası malum, kadın da hoşlanıldığını ve sevildiğini sanarak karşılıksız bırakmıyor bu ani alışverişi.
İkili görüşmeler başlar, uzun bir periyoda sığdırılması beklenen hayallerle yürüyorlar el ele, uzun maraton koşucuları misali.
Acaba hedefe varabilecek mi tutulan bu ellerle..
Bir alyans ile süslenecek mi bu tutuşan ellerdeki parmaklar.
Öyle bir gidişleri var ki, geriye dönüp bakmak bile akıllarından geçmez. Sadece o anın güzelliklerine masalımsı anlamlar yükleyip gidiyorlar.
Kim bilir, belki de birer roman kahramanı olurlar yeni aşıklara örnek olacak.
Belki de akıbetleri meçhule demir atar...
Bir gün batan güneşin eşliğinde hatıra defterine duygularını yazarlar karşılıklı.
Bir gün gece karanlığında yıldızları beklerler dilek tutmak için.
Hepsi hayal olamazdı, tüm bu yaşananlar boş bir hevesin kırıntıları olamazdı, olmamalıydı diye düşünüyordu kadın.
Ve ani bir fren sesi duyulur kalbin güm güm atışları arasında...
Tüm yaşananlara bir sellektör çakıp eyvallah dercesine çekip gidiyor bir anda beliren adam...
Ümitler seller gibi ters akıntıya kapılıp gidiyor.
Başa dönmek ne mümkün.
Tüm kalbi duygular veri kaybına uğramışçasına inzivaya çekiliyor.
Tesadüfler değil, tevafuklar insana huzur verir dercesine....
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir, teşekkür ederiz.
Bu içeriğe yorum yapan ilk siz olun!