Kar yağıyor.
Hemen,yatağımdan kalkıp pencereye koşuyorum. Kalorifere dayalı tek kişilik koltuğun üzerine dizlerimi koyup,ellerimi pencereye yapıştırıyorum. Önümdeki mermere düşen her bir kar tanesine senin ismini veriyorum. Ayten!
Kalabalıksınız. Hepsi,sen ama...
Mermere değdikçe,eriyip bitiyorsun. Benim için olmalı. Gülmekten alamıyorum kendimi.
Pencereyi açıyorum. Sonra,elimi uzatıyorum dışarı alabildiğimce avuçlarıma alıyorum seni. Sen,soğuğu sevmezsin. Avuçlarım ısıtır seni şimdi.
İçerisi soğumasın diye,pencereyi kapatırken odamın kapısı açılıyor. Hiç sevmiyorum bunu.
Yine aynı şey.
Zorla yatağıma yatırılıyorum. Koluma giren bir iğne daha. Senden sonra,kaçıncı bu Ayten biliyor musun? Bilemezsin. Belki de,bilirsin.
Bu iğneler hep uykumu getiriyor. Sen sevmezsin,sürekli uyuyan insanı ama elimde değil.
Gecem gündüzüm,hep iyi geceler be Ayten.
Bana hep,gece. Ya,sana Ayten?
Işıklar yanıyor mu? Yoksa... Sana ışıklar sönmez ki. Sen aydınlığı hak eden birisin.
Dayanamıyorum. Uyuyacağım.
Sakın,erime. Erirsen bile, ıslak kalsın avuçlarım. Kuruma. Bırakma yine beni be Ayten.
Ayten...
İyi geceler.
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir, teşekkür ederiz.
Bu içeriğe yorum yapan ilk siz olun!