banner238

banner228

banner220

banner245

banner246

banner247

banner225
25 Nisan 2024 Perşembe

CEM YILMAZ 51 OLDU HİÇ BU YAŞA GELECEĞİM AKLIMA GELMEMİŞTİ

Fetö ve Ötesi II.

22 Ağustos 2016, 23:35
Fetö ve Ötesi II.


Fetö ve Ötesi II.

PENSİLVANYA HACILARI..!

Bunlar hacı olmak için Mekke yerine Pensilvanya'ya mı gidiyorlardı acaba?

Feto'nun ağzını sildiği peçeteyi yiyeninden tutun da ağzına tükürttürene kadar kimler yok ki, hem de üniversite mezunu bunlar...

Allah akıl fikir versin! Diyerek yazıma başlıyorum "PENSİLVANYA HACILARI" evet nasıl olacak bu demeyin veya nasıl oluyordu diye ben yazayım açıklayayım sizlerde aklı selim olarak okuyarak karar verin derim. Biliyorsunuz bazı iltica talepleri günümüzde belli genelde siyasi sığınma hakkı ve ya kişiler mesleki anlamda düşünceleri ile ilgili taleplerde bulunuyor savaş ve diğer ilticalarda yapılan işlemler belli.

Sizlere Azül olma yani  kiliseye sığınma işleminden bahsedeceğim.

Fethullahçı Terör Örgütü FETÖ. Paralel Yapı soruşturmasının yapıldığı bu günlerde Terör Örgütü Lideri Fethullah Gülen ile ilgili iadesi için adımlar atılıyor!

Fakat bu adımların neden çaresiz  kaldığını şimdi sizlere biraz anlatayım. Fetö lideri Fethullah Gülen ABD iltica etmemiştir? AZÜL Olmuştur kısacası kiliseye sığınmıştır sığınmasıda vatikan tarafından da onaylanmıştır.Çünkü dinler arası diyolog diyerek vatikanın verdiği görevleri sınırsız şartsız yapmanın bir yoludur.

FBI ve CIA burda yer olarak nerededir?
FBI, Federal soruşturma bürosu dur, CIA Merkezi İstihbarat Teşkilatı dır, FBI, ABD nin iç istihbarat ve güvenlik gücü ve Federal kolluk kuvvetidir,CIA ise ABD dışı ülkelerle ilgili istihbarat bilgilerini toplayan kurumdur...

Pensilvanya Fetö çiftliği olarak bilinen yerde Kliseye ait CIA çiftliğidir. Çünkü CIA dışta Fetö ile ilgili koruma kollama işini yapar. FBI ise Pensilvanya da yaşamını ve görevini rahat yapmasını sağlar nasılmı demeyin yazı devam ediyor.



AZÜL olan Fetö lideri Fethullah Gülen Müslüman değildir.Çünkü azül olurken kamera karşısında kliseye sığınması sonrası Geldiği Ülke Bayrağı ve O ülkeye ait dini Kutsal Kitap "Kur'an-ı Kerim" bizim dinimiz için masaya konularak bu değerlerin yırtılması sağlanarak bir nevi delil mahiyetinde görüntü alınarak kişi azül oluyor.Bir çok avrupa ülkesine giden Terörisler örgüt mensupları bu şekilde Kanlı eylemlerini sürdürmeye devam ediyor.Kliseye sığınarak Hristiyan olan bu Teröristler her ülkede kendilerine yer ediniyorlar.



"Beraber yürüdük biz bu yollarda"

Bir çok bilgi ve belgenin hızlıca internette yayılması bu örgütleri rahatsız ediyor.

Kendi görüşüm CIA ve FBI kolladığı Papa'nın “GİZLİ” Kardinali olduğunu düşündüğüm Fetö lideri Fethullah Gülen teslim edilmeyecek.Hatta hedef şaşması için diğer gizli Kardinaller devereye bile sokulduğunu düşünüyor.Bir çok gizli kardinal bu olaylarda Hükümet ve Devlet yanlısıymış gibi görünerek kamufle oldukları aşikar ortada...

Evet bizlerde aslında tüm ABD yolcularını PENSİLVANYA HACILARI'nı biliyoruz medya'ya yansıdığı kadarı ile ya devlet istihbarat bilmiyor mu PENSİLVANYA HACILARI'nın gerçek görevleri ne bir sonra ki yazımda buna değineceğim birde okumanız için Araştırmacı Gazeteci Aytunç Altındal’ın 1998 yılında kaleme aldığı Papalık, Kardinaller, ve Vatikan’in küresel ölçekte çalışma prensipleri hakkında bir yazıyı sizlere sunuyorum.



Aytunç Altındal’ın “Vatikan ve Tapınak Şövalyeleri” kitabının 119-124’üncü sayfalarında aşağıdaki cümleler yer alıyor

PAPANIN “GİZLİ” KARDİNALLERİ…

Üç yıl önce, 16 Nisan 1995’de Papa II. John Paul, St Peter Meydanı’nı dolduran 200.000 kişilik bir kalabalığa Paskalya mesajını okudu. Papa ilk kez bu Paskalya mesajında siyasal haklar edinmek için silahlı mücadele veren örgütleri bizzat dile getirdi. Papa aynen şunları söyledi:

“Özellikle Kürtleri, Filistinlileri ve Latin Amerika’daki grupları siyasal haklar elde etmek için silahlı mücadele bulunmaya son vermeye çağırıyorum. Toplumda karşılıklı kabule ve saygıya dayalı kullanılabilir (eauitable) çözümün tek yolu vardır: Diyalog. Ben onları bir an önce diyalog başlatmaya çağırıyorum.”

Bu Papalık çağrısından sonra ilginç gelişmeler oldu. İlkin Belçika’da sonra da Almanya’da “Diyalog” grupları oluştu. Hemen ardından 1995 yılının Eylül ayında “PKK Diyalog istiyor” sesleri yükseltilmeye başlandı. Bunları “Türkiye Diyalogdan Kaçıyor” şeklindeki Batı Basını’nın manipüle edilmiş haberleri izledi. Türkiye yeniden insan Hakları örgütlerinin boy hedefi haline getirildi.

Vatikan’ın ve onun bürokrasisinin Türkiye’deki siyasi gelişmelerle doğrudan ve açıklanmış iradeyle ilgilenişi işte bu 16 Nisan Paskalya konuşmasından sonra hız kazandı. Ne hikmetse bu dönemde o güne değin Diyalog sözcüğünü telaffuz bile edemeyen bazı çevreler birdenbire “Din” aşkına “Diyalog ve Hoşgörü” toplantıları düzenlemeye başladılar.

Papa’nın ne tür bir Diyalog çağrısı yaptığı ise Katolik Kilisesi tarafından yayınlanan resmi belge ve yayınlardan anlaşıldı. Katolik aleminde en ciddi ve en çok izlenen yayın organı olan THE CATHOLIC WORLD REPORT (ABD tarafından finanse ediliyor) Mayıs 1995 sayısında Türkiye’yi tek taraflı suçlayan bir haber yayınlandı (ss. 13-14). Haberde Amerikalı Cumhuriyetçi Senatör John Porter’ın “Türkiye’de Kürtlere Jenosit Uygulanıyor” şeklindeki
demeci verildikten sonra Müslüman Türklerin elindeki Ankara Hükümeti’nin başta Kürtlere, Aramilere, Ermenilere, Süryanilere ve Rumlara baskı yapmakta olduğu vurgulandı, (Aynı Senatör bilindiği üzere ABD’de Ermeni Soykırımı tezini savunur, iki ay önce eşiyle gelerek Türkiye’deki bazı Kürt liderleriyle görüşmüştü), Aynı dergi Haziran 1995 sayısında ise tam altı sayfalık bir yazıyla Türkiye’nin AB’ye girmesini engelleyeceğini duyurdu. Papanın Diyalog çağrısının böylece kasıtlı bir Anti-Türkiye kampanyasını seslendiren bir “Monolog” olduğu da anlaşıldı.

Rastlantı bu ya, 1995’den bu yana Türkiye’de Diyalogla yatıp Hoşgörüyle kalkanlar, ne hikmetse tıpkı Vatikan ağzıyla konuşarak Terörist bir örgütle Türkiye Cumhuriyeti’ni “Diyalog ve Hoşgörü” yutturmacasıyla, kendi deyimleriyle, “Diplomatik” görüşmelerde
bulunmak üzere, eşit taraflar olarak “Diyalog Masası’na oturtmaya uğraştılar. Hala da uğraşıyorlar…

Vatikan bu gelişmeleri nasıl değerlendirdi, bilinmez, Ama geçtiğimiz hafta Papa II. John Paul, sessiz sedasız bir atama yaptı. 21 Şubat 1998’de resmiyet kazanarak yürürlüğe giren bu atama olayı ile Kardinaller Koleji’ne (Vatikan’ın Senatosu) 20 yeni Kardinal atandı. Böylece bu Papanın ölümünden sonra yapılacak olan seçimde oy kullanma hakkına sahip olan Kardinal sayısı 122’ye yükseltildi. (Gerçekte 166 Kardinal var. Bunlardan 80 yaşının üstündekiler oy kullanamıyorlar). Yeni Kardinallerden ikisi de Amerikalıydı. Bunlardan biri Türkiye’deki “Diyalog ve Hoşgörücüleri” yakından tanıyan Şikagolu Francis Kardinal George diğeri de eski Denver Başpiskoposu James Kardinal Stafford’du.

Ancak ilginç olan bu değildi. Papa II. John Paul neredeyse 100 yıldır uygulanmayan bir “Papalık Hakkını” da bu atamalarda kullanmıştı. Vatikan terminolojisinde “in pectore” diye bilinen bu uygulamaya göre Papa 20 Kardinaline ek olarak iki de “in pectore” yani GIZLI Kardinal atamıştı. Söz konusu sözcük Latince “Kilisenin bağrına bastığı gizli evladı” anlamına gelmektedir.

Diğer bir anlatımla “in pectore” ile yıllardır Vatikan’ın “gizli” hizmetinde çalışan ve/fakat KENDI ÜLKESINDE KIMLIĞINI GIZLEYEN BAŞKA DINE MENSUP iki kişi şu anda Vatikan’da Kardinal yapılmış bulunuyorlar. Papanın özel “Audiance=Görüşme” yapmasından sonra Kardinalliğe getirmeye uygun gördüğü bu kişilerin kim oldukları şu anda Papa dahil sadece 7 kişi tarafından biliniyor. Geleneğe göre Papanın bu şahısların kimliklerini ölümünden önce açıklaması gerekiyor, yoksa bu kişilerin “in pectore” statüleri kimlikleri açıklanmadan sürecek.

Yıllardır Vatikan’ın isteklerini yerine getirerek “Gizli Katolik” olarak çalıştıkları ve bizzat Papanın dediğine göre gerçek kimliklerinin açıklanması halinde ihanetleri nedeniyle kendi ülkelerinde ÖLDÜRÜLEBILECEKLERl ihtimali bulunan bu iki kişi acaba kimdir?

Bunlardan birinin Çin Halk Cumhuriyetindeki bir din adamı olduğu tahmin ediliyor. Diğeri de acaba Orta Doğu’dan Müslüman bir lider, kral ve/veya bir din adamı mıdır? Soğuk savaş yıllarında CIA hesabına çalıştığı bilinen Papa II. John Paul’un Vatikan’daki Mafyası OPUS DEI’nin Orta Doğu’da hangi liderlerle kol kola ve sermayesiyle iç içe olduğu biliniyor. Birkaç yıl içinde çok hazin bir “ALDANIŞ’la karşılaşmasınlar diye Orta Doğu’nun Müslümanları bu
soruyu kendilerine sorsalar iyi ederler, kanısındayım diyor Araştırmacı gazeteci Aytunç Altındal.

Bunları 10 yıl önce dediğimizde deli diyorlardı bakalım bir sonra ki yazımızda Yolsuzluk ve Rant sarmalı ile ekonomik güçlerini nasıl ayakta tuttuklarını yazacağım okurlarıma duyrulur...

Adnan EREN




web tasarım - grafik tasarım - web yazılım - seo - seo yazılım - web reklam - web yazılımcı- web tasarımcı -
Æ SEO YAZILIM

YORUM YAZ

  • Ad Soyad:

  • Yorum:

  •  

    @name x

  • UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.

      Yorumlar
      Toplam 1 yorum mevcut

    • turkan nar 8 yıl önce yorumlandı

      valla bu kadar donanım bu kadar bilgi helal olsun okudukça etkilenmemek elde değil tespitleriniz süper şaşkınlıkla sizin yazılarınızı takip ediyorum saygılar.

    HAVA DURUMU
    Görüntülemek istediğiniz ili seçiniz:
    banner251
    EN ÇOK YORUMLANANLAR
    BUGÜN
    BU HAFTA
    BU AY
    ARŞİV