BENCİLLİK VE YAŞAMA DAİR ...
Yaşamda hayata dair herkesten bir adım önde olma çabamız vardır.Bunu bazı insanlar abart- sa da kendilerini toplumda kişilerin yanında hemen belli eder. Kendi çapında çok önemli bir şey yaptığını zanneder ama bilmez ki gülünç duruma düştü-ğünü. Bırakalım da başarılar- ımızı da başarısızlıklarımızı da başkaları değerlendirsin, değer versin. Böyle yaparak sadece kendimizi kandırırız başka hiç bir şey değil. Herşeyin kendi eksenimiz etrafında dönmesini istememiz sadece bencillik olur.Her insan az da olsa bencildir. Eskilerin dediği “Önce can sonra canan” deyimi de bunun açık bir itirafı bence.Yaş ilerledikçe bencillik duygusu birçok insanda yerini yavaş yavaş paylaşmaya bırakır. İnsan sosyalleştikçe bencilliğini bastırır. Ama bu durum bencilliğin tümüyle ortadan kalkması anlamına gelmez. Bazılarında hissedilmeyecek kadar azalsa da bazı insanlarda belirgin bir biçimde kalır.İnsanların bencillik düzeyini anlayabilmek için onlarla içli dışlı olmak gerekir. Hani eskiler “Bir adamı tanımak istiyorsan ya ortaklık yap ya yolculuk yap ya da aynı evde otur.” derler. Bu üç durumun ortak yanı çıkar çatışmalarının yaşanılabileceği ortamlar oluşturması ve ilişkilerin içli dışlı olmasıdır.
Bencillik yaşamın farklı anlarında çok değişik boyutlarda boy gösterebilir. Bencil kendini evrenin merkezine koyar. Herşeyin ona göre şekillenmesini bütün varlıkların onun etrafında dönmesini ister. Örneğin; o herşeyin en iyisini almalıdır. O başkasının malını rahatlıkla isteyip kullanabilir ama kendi malını kimseye koklatmaz.Olumsuz giden herşeyi başkası yapmıştır. Doğru sonuçlanmış bir iş varsa onu mutlaka kendisi yalnız başarmıştır.
Yaşamın her anında bir köşeden karşımıza çıkan bencillerin birçok özellikleri ortaktır. En belirgin özellikleri kendilerini özel hissetmeleri bu nedenle de ayrıcalık beklentisi içinde olmalarıdır. Onlar asla sıra beklemez kuyruğa girmezler. Her işlerini başkalarının halletmesini beklerler. Onların vakitleri her zaman daha kıymetlidir. Başkaları için geçerli olan yasaklar onlar için geçerli değildir. Onlar başkalarıyla alay edebilirler ama onlara şaka bile yapılmaz. Kirlettiklerini mutlaka başkaları temizleyecektir. Onlar dağıtırlar sadece toplamak gibi görevleri yoktur. Herkes uyurken onlar şarkıyı son ses açabilirler ama onlar uyurken kimsenin çıt çıkarmaya hakkı yoktur.
Bencilleri kimse üzmemelidir. Ama onların herkesi üzebilme ve üzüntüyle başbaşa bırakıp hakları vardır. Kin öfke ve kıskançlık duygularını abartabilirler ama başkasında bu duyguların zerresine bile tahammül edemezler. Hatta acıma ve bağışlama gibi duyguları bile kendi çıkarları doğrultusunda kullanırlar. Alçakgönüllülükleri bile yoktur. Karşıdakiyle asla empati kurmazlar. Herhangi bir olumsuzlukta karşıdakinin ne hissettiği hiç de önemli değildir onlar için.
Konuşmaya başlarsa herkes onu dinlemeli ve anlamaya çalışmalıdır. Onun sözünü kimse bölemez. Ama o kimseyi dinlemek zorunda değildir. Başkalarını dinlemek durumunda kalınca ya çok yorgun olur ya da çok işi vardır.
Bencillik çoğu kez insanları öne çıkaran bir avantaj gibi görünse de dostlukların erimesinde ve bireyin yalnızlaşmasında en önemli sebep durumunda. “Bencil insan tek başına kalmış meyvesiz ağaç gibi kurur gider.” İlk cümlede de belittiğim gibi “bencillik” her insanın doğasında var biraz. Önemli olan bunu kontrol edebilmek hastalık haline dönüştürmemek. Keser gibi hep kendine yontmamak testere gibi olabilmeyi denemek. Mutlulukları imkanları, sıkıntıları paylaşabilmektir.
Bu içeriğe yorum yapan ilk siz olun!