BİR YAŞAM VE BİR DAMLA GÖŞYAŞI…
Öncelikle Sn: Başbakanımıza ve Ailesine taziyelerimle beraber acılarını bölüştüğümü de bildirmek üzere bir vatandaş olarak başsağlığı diliyorum.
Sn. Başbakanımız validesi Tenzile hanımı kaybetmesiyle derin bir acıya ve hüzne boğulduğunu ekranları başında oturan herkes izleyerek tanıklık etmiş oldu…
Ne kadar büyürsek büyüyelim, bize açılan kucaklar ne kadar kocaman olursa olsun biz yine ana kucağını arar ana kucağına sığınmak isteriz.
Ana kucağı kadar güvenli, ana yüreği gibi şefkatli bir yürek daha olamaz evladı için.
Ben kendi şahsım adına Başbakanımızı gözyaşlarına boğulduğu o fotoğraftaki kareyi hayatım boyunca unutamam. Bir evlattır ki torun sahibi olmuş, ilerleyen yaşına rağmen, dudak bükerek belki beş yaşındaki bir çocuk kadar mahzun olup içimize işleyen o haliyle hıçkırıklarla ağlayabiliyor…
Bir evlattır ki, Türkiye’yi yöneten büyük bir misyon edinen saygı değer bir insan ve tüm insanların sorumluluğunu taşıyan bir Başbakan’dır ki, halkın içinden biri olup acısını bu kadar içten hissederek yaşayıp yaşatandır.
Acıyı yaşamanın yanı sıra o yaşadığımız acının yüzünü ne kadar derin yaşadığımızı bir başkasına hissettirmek çokta kolay bir durum değildir.
Ancak Başbakanımızın validesi için döktüğü gözyaşları sanki izleyenlerin içine birer hüzün damlası olarak düştü…
Başbakanımız daha öncede “vanbilit” sözcüğü ile çektiği resti, takdir kazandırmış insanların gönlünde taht kurmasına neden olmuştu.
Başbakanımız validesi için son görevini bir başbakan olarak değil, bir evlat hatta hıçkırıklara boğulan mahzun bir çocuk olarak yerine getirdi…
Bizim dünyaya geliş sebebimiz ve bizi ak sütüyle besleyen bir birey haline getiren analarımız baş tacımızdır. Allah hepsine sonsuz cennetin kapılarını açsın diye diliyorum...
Anaların hakkı ödemekle bitmez, ama biliyoruz ki, onlar evlatlarına tüm haklarını helal ederler. Karşılıksız severler, evlatlarının tırnağına zarar gelse onların yüreği kanar. Bazılarımız için bir anne sadece ihtiyacımız olduğu güne kar vardır. Bir anne için, bir çocuk ihtiyacı olsun, olmasın, evlensin, evlenmesin, torun torba sahibi olsun, olmasın, hasta olsun, sahlıklı olsun, güzel olsun, çirkin olsun, doğduğu günden ve öldüğü güne kadar vardır.
Bu yüzden ana gibi yar, toprak gibi diyar olamaz… Analarımızı gözümüzden sakınalım, onlara her şeyden çok kıymet verelim…
Bu içeriğe yorum yapan ilk siz olun!