banner238

banner228

banner220

banner245

banner246

banner247

banner319
11 Mayıs 2024 Cumartesi

Özel Kuvvetler'den nefes kesen tatbikat

'Kanal İstanbul Projesi, Rusya İçin Bir Darbedir

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü olan Prof. Dr. A. Yalçın Karayağız, `Kanal İstanbul'u değerlendirdi...

09 Mayıs 2011 Pazartesi 00:09
'Kanal İstanbul Projesi, Rusya İçin Bir Darbedir
banner266
'Kanal İstanbul Projesi, Rusya İçin Bir Darbedir'
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü olan Prof. Dr. A. Yalçın Karayağız, `Kanal İstanbul'u değerlendirdi...


2006’da en yüksek oyu alan ancak YÖK ve dönemin Cumhurbaşkanı tarafından veto edilen ve dört yıl sonra tekrar aday olarak Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü olan Prof. Dr. A. Yalçın Karayağız, ‘Kanal İstanbul’u, ÖSYM sınavlarını ve Kars’taki İnsanlık Anıtı’nın yıkımını değerlendirdi…

-2006'da restorasyonuna başlanan İstanbul Resim ve Heykel Müzesi onarımında son durumu nedir?

Milli Saraylar da sonunda Mimar Sinan Üniversitesi olmadan o işin olmayacağını anladı. Geldiğimiz nokta, “evet birlikte hareket etmek, birlikte çalışmak zorundayız” noktasıdır. Bu da son derece sevindirici bir durum... O müze herkesin, orası kapalı olduğu sürece kimse orada ne olduğunu bilmeyecek. Ne olduğu bilinmeyen görünmeyen her bir eser karanlıkta kaldığı her gün ölüme birazcık daha yaklaşan bir eserdir. Siz onu gün ışığına çıkaracaksınız ışık görecek, nem-rutubet almayacak… Şimdi depoda duruyorlar… Ama sevindirici olan artık bir çalışma planı yapılıyor ve Ocak 2012’de bir bölümü bitmiş olacak ikinci bölüm ondan sonraki 2 yıl içinde tamamlanacak…

-Peki ya müze bahçesindeki binalar...

Müze bahçesi içersindeki binalar müzeye aittir. Geçmiş zamanlarda işgüzar bir yöneticimiz o binaları Karadeniz Ekonomik Topluluğu’na vermiştir. Koskoca devlet başka bir yerde başka bir bina yapabilecekken müze bahçesindeki köşkü veriyor... Biz orada o binalarda günümüz sanatçıları sergilerini ve yeni eğilimler sergileri yapıyorduk… Yeni eğilimler bu gün Türkiye’de özellikle son zamanlarda çok moda ve popüler oldu. Arka arkaya müzeler kuruluyor ve bu müzelerde çağdaş Sanat, güncel sanat etkinlikleri gerçekleştiriliyor ama en tutucu ve en radikal Görünen bizim akademimiz 1970’lerden 90’lara kadar yeni eğilimler sergileri ile en marjinal yapıları burada sergilemiştir. Maalesef şu anda öyle bir yerimiz yok...

-ÖSYM’nin sınavlarındaki şike iddiaları konusunda sizin düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

Acemilik... ÖSYM Başkanı Ali Demir’i tanımam, belki iyi birisi olabilir ama yeni kadrolarla bu tip radikal değişiklikler yapıp yeni sistemler önerirken ve uygulamaya geçirilirken hiç şüphesiz aksaklıklar olacaktır; acemilik dediğim o. Yani iyi organize olamamak. Bazı şeyleri değiştirebilirsiniz yeni bir sistem önerebilirsiniz ama bu geçiş için yeterli zamanı ayırmak gerekir. Siz 100 kişiye bir sınav yapıyorsunuz 100 kişi için cevap anahtarı hazırlayacaksınız, cevap anahtarlarının okunabilir olması için de bir sistemin olması lazım bu sistem şifre ise şifredir. Orada ucu kaçan şey bunların dışarıya intikal etmesi olasılığıdır. Birilerine sızmış olabilirde… Devlet ciddi bir kurumdur. Devlet kendi işlerini özel sektörde yaptıramaz. Yanlış olur. Eğer basım işlerinizi özel sektörde yaptırıyorsanız orayı denetleyemezsiniz, METEKSAN özel bir sektör ve devlet olarak bu matbaanın kullanılması yanlıştır. Merkez Bankası’nın darphanelerinde herhangi bir kalıp dışarı çıkabilir mi? Mümkün değil, Merkez Bankası devletin kendisi, ama orası özel sektör...

-Hangi uluslararası değişim programlarına dâhil üniversiteniz?

-Erasmus Programı ile yılda yaklaşık 60 öğrencimiz yurt dışına gidiyor aynı program kapsamında 80 öğrenci de bize gelir. Ayrıca Azerbaycan, Rusya, Güney Kore gibi ülkeler ile de ikili anlaşmalar çerçevesinde gelen ve giden öğrencilerimiz var. Bu arada ilk sizinle paylaşarak isterim bizim üniversitemizin de içinde bulunduğu yedi ülke, yedi üniversite dünyada ilk defa “Sinema Okulları Birliği” kurdu.

-Başbakan'ın açıkladığı çılgın proje “Kanal İstanbul” hakkında görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?

-Bu projeyi Osmanlı’dan beri biliyoruz. Kanuni Sultan Süleyman’ın projesi idi fakat o Anadolu tarafında Kocaeli körfezine bağlanıyordu. Başbakan’ın projesi Avrupa’da. Çok olumlu tarafları var, Montrö Antlaşması ile bu ülkenin elinin kolunun bağlanması meselesinde uluslararası anlaşmalarda sıkıntılar doğuracak olsa bile bir rahatlık sağlayabilir. Ama bu sıkıntılar her zaman var ve siz onlara bir alternatif sunuyorsunuz. İkinci bir şey uluslararası petrol ve doğalgaz hareketi, İstanbul kentinin tarihsel dokusundan uzak bir noktadan geçmesini sağlayarak bu kenti korumaya yönelik bir şey oluşturuyorsunuz. Ama başka bir tehlike ortaya çıkıyor o bölge büyük bir finans merkezine dönüşüyor. Avrupa’da kalan Anadolu’nun uzantısı Trakya Bölgesi’nin gerçekten böyle bir şeye ihtiyacı var mı? Trakya, tamamen tarım arazisi oradaki bereketli toprakların modernleşme adı altında sanayileşmesi önümüzdeki zamanlarda Türkiye’yi hem habitat olarak hem de besin zincirinin yeniden oluşturulması aşamasında ciddi tarımsal üretim sıkıntısına sokacaktır. O kanal boyunca orada fütüristtik birkaç kent olacak. Bu kentler hem Orta Doğu’nun hem Uzak Asya’nın Batı’ya en yakın finans merkezini buraya taşıyacak. Sayın Başbakan akılı bir adam, uluslararası dolaşımdaki parayı buradan kontrol etmek istiyor. Bu iyi bir hamledir ama ne kadar kontrol edebilecek. Ayrıca projenin geçeceği noktalar bence kötü seçilmiş, hemen kanalın çıkışı Tuna Nehri’dir; Tuna bütün Avrupa’nın pisliğini Karadeniz’e getiriyor ve o pislik kanallarla Marmara’ya taşınacak. Marmara’da deniz hayatı neredeyse bitmiş durumda. Evet, Boğaz’dan tankerleri uzak tutacak ama Marmara Denizi’nden değil. Yeni istihdam alanları doğacak ve Türkiye’deki işsizliği bir nebze de olsa çözülecek, çünkü Türkiye’nin en büyük sanayi sektörü inşaat sektörü...

Mimar Sinan Üniversitesi olarak bu “uçuk proje” Kanal İstanbul Projesi bizim işimize yarar ama insan olarak beni tedirgin eder. İşimize yarar çünkü üretime katılmadığı halde hoyratça pay almaya çalışan rantiyeler o tarafa kayacak ve kent biraz rahatlayacak. O zaman bu kenti koruyabilirsiniz. Hiç şüphesiz oraya bir nüfus akışı olacak işte orda bir tedbir alınması gerekecek; o da hem siyasilerin hem yerel yönetimlerin büyük bir sorumluluğudur. Orada yeşil alanları, sit alanlarını, orman alanlarını, tarihi, çevreyi nasıl koruyacağını düşüneceksiniz ve bunları da masa başında planlayamazsınız uzmanları ile konuşacaksınız. Ayrıca bir Rusya faktörü vardır ve bu kanal Rusya’ya bir darbedir. Çok fütüristtik bir proje. 2023 çok uzun bir zaman... Siyaset o kadar uzun sürelere kendini angaje etmez...

-Türkiye’de heykeller yıkılıyor, internete filtreleme sistemi getiriliyor. Akademisyen ve aynı zamanda bir sanatçı olarak bu son gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Bunların siyasetin bir parçası olarak yapıldığını düşünüyorum.12 Haziran’dan sonra siyasetçilerin bu konularda daha yumuşayacağını düşünüyorum, umuyorum, diliyorum... Yapılanları çok doğru bulmuyorum. Biz sanatçılar meydanlarda siyasi nutuklar atmayız haddimizi biliriz, siyaset siyasetçilerin işidir. Çıraklıktan veya kurumundan çıkmış kişi o iş yapabilir. Türkiye’de yaşayan herkes siyaset konusunda kendince bir şey konuşur ama güncel siyaset konuşmak siyaseten bir şeyleri idare etmeye talip olmak anlamına gelmez. Sanatçılar çok konuşmaz ortaya bir nesne koyar o nesneyi sizin sevmeniz gerekmez. Sanat eseri bir sanatçının elinden çıktığı andan itibaren artık kendi başına vardır ve o mutlaktır; sanatçı dahi onu kıramaz, bozamaz değiştiremez... Mevcudiyeti artık sanatçıdan bağımsız hale gelmiştir. Kırılan dökülen sanat eserleri sadece fiziki yapısı itibari ile kırılıp dökülür ama onların imgeleri, oluşturdukları şeyler insanların zihninden hiçbir zaman silinmez. Ben hala Mimar D’Aranco’nun yaptığı Art Nouve tarzındaki Karaköy camiinin yıkılmasını kabul edemedim. Dolayısıyla Kars’ta bir heykelin yıkılmasını da kabul edemem. Doğru değil siyaseten de yanlış zamanlama.

Ben dostane ve naçizane söylüyorum buradan; Sayın Başbakan Kars’ta seçimi kaybedecek. O heykel oraya dikilirken AK Parti’li belediye tarafından sipariş verildi. Sayın Başbakan o zaman da Sayın Başbakan’dı, hala Sayın Başbakan... Siyasetin değişmesi bir yapıta reaksiyon doğurmamalı. Sanatçının kötü niyeti yoktur hiçbir sanat yapıtı kötü niyet taşımaz husumet doğurmaz, dili evrenseldir herkes içindir. Sayın Başbakan, Mehmet Aksoy ile yarım saat görüşse onu çok sever. Siyasetçiler çok kırıp dökebilirler ama açıkça söylüyorum Anayasa Referandumunda, referandum paketinin geçmesinde Türkiye’de öyle ya da böyle sol hareketin bir katkısı vardır. ‘Yetmez ama Evet’ diyenler onlar bir potansiyeldi. Şimdi Türkiye’de kültür ve sanat hayatının içersinde de bu kurumdan çıkan kişiler ciddi bir potansiyeldir. Çünkü kültürel yapıyı biçimlendiren yönlendiren dönüştüren yeniden kuran ve kurgulayanlar buradan çıkmıştır. Siyasetçilerin kırıp döktüğü şeyleri tamir etmenin yolu da buradan geçer. Burayı ciddiye almalıdırlar...
 

Tabela - Neon Tabela - Beylikdüzü Tabela - Beylikdüzü Neon - Beylikdüzü Led - Beylikdüzü - Beylikdüzü Reklam - Beylikdüzü Matbaa -
BEYLİKDÜZÜ TABELA NEON

Bu habere yorum yapan ilk siz olun!

  • Ad Soyad:

  • Yorum:

  •  

    @name x

  • UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
    HAVA DURUMU
    Görüntülemek istediğiniz ili seçiniz:
    banner230
    EN ÇOK YORUMLANANLAR
    BUGÜN
    BU HAFTA
    BU AY
    ARŞİV