BASIN ÖZGÜRLÜNE BUGÜN DARBE VURULUYOR
Ergenekoncuların, Balyozcuların, terör örgütü KCK'nın hain planlarını deşifre eden ses kayıtlarını haber yapmak, eğer düzenleme bugün yasalaşırsa tarih olacak....

Türkiye, hükümetin 3. ve 4. yargı paketinde olmayacak diye kamuoyuna deklere ettiği ancak son anda fikir değiştirerek 3. yargı paketine bir önerge ile ekleyerek kaldırmayı düşündüğü Özel Yetkili Mahkemeleri tartışıyor ama bugün Meclis gündemine gelecek 3. yargı paketinde gazetecileri darbe girişimlerini ve cunta faaliyetlerini deşifre ettiği için cezaevine yollayacak ses kayıtlarıyla ilgili düzenleme gözlerden kaçıyor.

BASINA SANSÜR

3. Yargı Paketindeki sözkonusu düzenleme, aleniyet kazanmış ses kayıtlarını yayınlanmasında kamu yararı bulunsa dahi haber yapan gazetecilere 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası öngörüyor.

Cezanın alt sınırı 2 yıldan başladığı içinde ertelenmesi gibi durum sözkonusu değil. Yani darbecileri, cuntacıları, terör örgütlerinin kanlı planlarını deşifre eden ses kayıtlarını "kamu yararı" gözeterek haber yapan gazeteciler bu akşam yasalaşacak olan düzenlemeyle birlikte en az 2 en fazla 5 yıl cezaevinde yatacak.

DARBE VE TERÖR ÖZEL HAYAT MI?

 Balyoz Sanığı Tuğg. Fatih Ilgar'a ait olduğu iddia edilen ses kaydı;

"Bir yasa tasarısı gündemde. Bir-iki aya kadar da çıkar. Gelen bilgiler de emareler de o yönde. O yasayla bizi çıkaracaklar. Çıktıktan sonra da güzel planlarımız var..."

Balyoz sanığı Cem Aziz Çakmak'a ait olduğu iddia edilen ses kaydı;

"Ama çok uzun süreceğini sanmıyorum. Bakalım kaç kişiyi bırakırlar, bırakırlar mı? Bir iki sene içinde bu manzara tam tersine dönecek. Bak söylüyorum bunu. Dersin ki 'Bunu bir paşam söylemişti'. Adamlar kaçacaklar. Bu ülkeden kaçacaklar çoğu. Ve rövanşı çok farklı olacak. Çok kişinin canı yanacak... Eğer biz buradan bir çıkarsak bu dışarıdakilerle çok ciddi bir hesaplaşma olacak..."

Cuntanın darbe için harıl harıl çalıştığını ortaya koyan 28 Şubat tutuklusu Korg. Tevfik Özkılıç'a ait olduğu iddia edilen ses kaydı;

"Sıfır bilgisayarlar alın çalışın. Hiç kullanılmamış. Hiçbir zaman internete bağlanmayın. Kurşun kalem ile çalışma yapabilirsiniz o size verilen listelerle. Kurşun kalemle kendiniz not yazın. Hiçbir şekilde çoğaltılmayacak. Hiçbir şekilde bilgisayar ortamına alınmayacak"

Bunların gizli kalması mı iyi, yoksa kamuoyunda deşifre olmaları mı? Bu konuşmalar özel hayat kapsamında mütalâa edilebilir mi?

BAŞBAKAN ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?

Bu konu geçtiğimiz haftalarda katıldığı bir canlı yayında Başbakan Erdoğan'a sorulmuştu. Erdoğan, "Bu söylediğiniz konuya vâkıf değilim. Önümüzdeki hafta arkadaşlarımızdan dinleyeceğim. Ondan sonra adım atacağız. İyi niyetle yürüttüğümüz bir çalışma var. Medyada özgürlük alanını Batı standartlarına yükseltmeye çalışıyoruz." demişti.

Ancak süreç içerisinde bu konuda herhangi bir açıklama yapılmadı. Şayet düzenleme Meclis Adalet Komisyonu'ndan kabul edildiği gibi Genel Kurul'da kabul edilirse, kamu yararı gözetse bile ifşa edilmiş ses kayıtlarını haber yapan gazetecilere cezaevi yolu gözükecek...

"SUÇ OLUŞTURAN DELİLLER DEVLET SIRRI OLSA DAHİ SAKLANAMAZ"

Prof. Dr. Hakan Hakeri yine geçtiğimiz haftalarda Star Gazetesi'ne verdiği röportajda sözkonusu düzenlemenin sakıncalarını dile getirmişti.

"İnternete bir şeyi aktarıyorsanız ve internette yayınlanan şey haber değeri taşıyorsa ölçütlerimiz nedir bir haberin suç unsuru oluşturmaması için. 1) Olayın içeriği ve veriliş şekli itibari ile gerçek olması. 2) Kamu yararının olması gerekiyor. Diyelim ki iki bakan rüşvet pazarlığı yapıyorsa ve bu internete girmişse bunlar özel hayatlarında kendi aralarında konuşmuşlar bunu, bunu yayınlamayalım diyemezsiniz. Gerçekse, kamu yararı da var, bunu aktarabilirsiniz.
 
Ayrıca kayıt konusu olan şey bir suç oluşturuyorsa, kamuoyundan saklamak doğru değildir. O nedenle, konusu suç oluşturan kayıtlar yayınlanabilmelidir. Nitekim Ceza Muhakemesi Kanunu, konusu suç oluşturan delillerin devlet sırrı olsa bile saklanamayacağını yeni bir hüküm olarak 2005'te getirmişti. Basın açısından bunu yasaklamanın, geriye dönüş olacağı kanaatindeyim.
Aktif Haber