Sansürsüz Basın mı?
Özgürlüklerin kapsamı kanunlarla çizilmiş aslında basında sansürün kaldırılışının 103. yıldönümü bir şekilde kutlanıyor. Kimler kutluyor bizler mi?, Sizler mi? Onlar mı? kimler nasıl yani diye soran okuyucularım olacak.
Haberlerinden dolayı yargılanmayan gazeteci yoktur desek yeridir. Mesleki hayatımız içerisin de yazdıkça, ürettikçe, haber peşinde koştukça yargısal bir süreç başlıyor hayatımızın parçası oluveriyor. Bazen  öyle olaylarla karşılaşıyoruz ki hani terzi kendi söküğünü dikemez misali oluveriyoruz. Nasıl mı?
Geçenlerde başımdan şöyle bir olay geçti. Adliyede ve karakolda bir olayla ilgili büyük bir ihmal söz konusu oldu.Aslında incelense büyük bir skandal çıkar arkasından ama terzi,sökük,misali bazen hepimiz suskun kalıyoruz....
Sansür bazen öyle işlemiş ki, yazsam kim için yazıcam diyor bekliyorsun yani toplum ve kamu algısı burda devreye giriyor.
Yerel gazetelerde mesela hiç başıma gelmedi haberinden dolayı şu olaya el koyduk ihbar kabul ettik diye birileri delil göstermedi.
Fakat şu oldu yıllar önce yazdığım, bir olay aradan seneler sonra Türkiye gündemini salladı...
Yani diyorum ya Basın sansürü bazen kamudan, bazen meslektaşlarından, bazende kendi kendine yapıyor.
Geçenlerde bir gazeteci beni başka bir gazeteciye kötülemiş mesela.Ben bu olaya çok güldüm neden mi? çünkü; artık yazı yazmayan biri hatta habercilik kimliği yıllar önce de kalmış bir esnafın beni kötülemesi tuafıma gitti. Evet Büyük Haber Gazetesi olarak biz farklıyız bizi başkanların, belediyelerin basın kalemlerinde göremezsiniz. Sadece gazetemiz orda bizi temsil eder. Biz işimize bakarız. Basın şunu unutmamalı bizler bu yolda bir köprünün vidaları gibiyizdir. Yani bir vida gevşedimi köprü üstündeki hacmi kaldıramaz. Artık Sansürsüz devlet destekli basın kanunlarına uygun künyeli gazeteler dileğimle.....