banner238

banner228

banner220

banner245

banner246

banner247

banner287
19 Mart 2024 Salı

Milli Yol Partisi Beylikdüzü Gümbür Gümbür Geliyor

Müyesser Yıldız yazdı: Bu ifade AKP'yi de devleti de sallar

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında hemen hemen tüm devlet kurumlarında FETÖ operasyonları yapılırken, Maliye Bakanlığı'na düzenlenen operasyon ise dikkat çekiciydi.

09 Ekim 2017 Pazartesi 14:29
Müyesser Yıldız yazdı: Bu ifade AKP'yi de devleti de sallar
banner263
Müyesser Yıldız yazdı: Bu ifade AKP'yi de devleti de sallar

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında hemen hemen tüm devlet kurumlarında FETÖ operasyonları yapılırken, Maliye Bakanlığı'na düzenlenen operasyon ise dikkat çekiciydi. 60 dolayında çalışan gözaltına alınırken, bir kısmı tutuklandı, bir kısmı ise serbest bırakıldı. Hazırlanan tek kişilik iddianamelerin birinde ise bomba etkisi yaratacak bir itirafçı ifadesine yer verildi. Odatv'den Müyesser Yıldız, 'Bu ifade AKP'yi de devleti de sallar' başlıklı yazısında bu itiraflara yer verdi.

Beylikdüzü Bayrak

Odatv'den Müyesser Yıldız'ın 'Bu ifade AKP'yi de devleti de sallar' başlıklı yazısı gündeme bomba gibi düştü.

İşte Yıldız'ın dikkat çeken o yazısındaki ilgili bölüm;

"15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra hemen hemen tüm devlet kurumlarında “FETÖ” operasyonu yapıldı.

Bunlardan birisi de Maliye Bakanlığı'ydı. Geçen yılki operasyonda 60 dolayında çalışan gözaltına alındı, bir kısmı tutuklandı, bir kısmı bırakıldı.

İşin ilginç yanı bu soruşturmada toplu değil, tek kişilik
iddianameler hazırlanması yoluna gidildi.

İşte bu iddianamelerin birisinde bırakın Maliye Bakanlığı'nı, doğrudan AKP'yi, devleti ve ekonomi dünyasını sarsacak öyle bir “itirafçı” ifadesine yer verildi ki, “Türkiye AKP'li belediyeleri değil, bu iddiaları konuşacak” dense yeridir.

Çünkü iddialar yenilir yutulur, isimler de inanılır gibi değil...

Çünkü alenen bir eski Cumhurbaşkanının, AKP'li bir milletvekilinin, daha önemlisi halen görevde olan iki bakanın ve de onlarca bürokratın “FETÖ'cü” olduğu öne sürülüyor...

F.K. isimli itirafçının, APS ile İstanbul'dan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdiği dilekçe, ifade veya “itirafname”deki iddiaları aktarmadan önce bildirdiği telefon numarasının kullanılmayan bir numara olduğuna dikkat çekelim.

FETÖ'YÜ “KORUYUP-KOLLAYAN” CUMHURBAŞKANI

“Muhterem Başsavcım” hitabıyla başlayan ifadesinin girişinde F.K., “Ömrümün mühim bir kısmını bugün memleketimizin başına kara bulut gibi çöken fitne FETÖ terör örgütüne vakfettim. Ergenekon kumpasında büyük şüphelere gark oldum. 17-25 Aralık kumpasından sonra ise bütünüyle bunlarla yolumu ayırdım. Aşağıda adlarını verdiğim başta Sayın Abdullah Gül olmak üzere bu çeteye mensup insanlara çok yakın vaziyette bulundum. Dilekçemi muhterem Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dan cesaret alarak yazmaya karar verdim. Aşağıdaki detayların tamamı hakikattır. Bizlerden bu vatan hainlerini size bildirmek, sizlerden de icabına bakmak vazifesini beklemektir. Derin hürmetlerimle” diyor ve ilk sırada Abdullah Gül hakkında şu iddialarda bulunuyor:

“Sn. Gül, gerek Başbakanlığı ve gerekse Cumhurbaşkanlığı sırasında FETÖ'cülerin koruyucu ve kollayıcısı olarak görev yaptı. Maliye, Milli Eğitim, Adalet, Sağlık ve Hazine Sn. Gül'e bağlı olarak çalıştı. Sn. Erdoğan'ın emirleri, bizzat Sn. Gül'ün bilgi ve talimatları doğrultusunda bu
bakanlık bürokratları tarafından dinlenmedi. Hatta Sn. Erdoğan'ın Maliye ve Hazine'ye gönderilen işadamlarına üst düzey FETÖ'cü bürokratlar tarafından, 'Bize yanlış kişiden geliyorsunuz. Bize Çankaya'dan gelmelisiniz' mesajları verildi. Söz konusu bakanlıklarda Sn. Gül'ün bilgisi ve koruması dahilinde FETÖ'cü kadrolaşma bizzat bakanlar ve müsteşarlar tarafından organize edilmiştir.”

“PENSİLVANYA'YA GÖBEĞİNDEN BAĞLI” VE ERDOĞAN'I “KANDIRAN” MİLLETVEKİLİ

İtirafçının hedefindeki ikinci isim, AKP Milletvekili eski Dışişleri ve Ekonomi Bakanı Ali Babacan. Babacan ve bürokratları hakkında da şunları söylüyor:

“Sn. Babacan, Sn. Gül'ün asla emrinden çıkmayan, onun prensi ve Pensilvanya'ya göbeğinden ve beyninden bağlı bir genç adamdır. Uzun bakanlığı döneminde özellikle ABD'nin (FETÖ'nün) etkisiyle tüm dünya finans çevrelerinde güven unsuru olarak sunulmuştur. Bu durum adeta ona hükümet içinde dokunulmazlık zırhı yaratmıştır. Bu zırh kendisine bağlı birimlerde FETÖ'cü örgütlenmeyi alabildiğine yapması imkânı vermiştir. Sn. Ahmet Necdet Sezer'in FETÖ'cü olması nedeniyle TCMB'nın başına atamak istemediği Sn. Başçı'nın (Erdem Başçı) kararnamesini defalarca Köşk'e göndermiştir. Sn. Sezer bu kararnamelere kararlılıkla direnmiş ve Başçı'nın TCMB Başkanlığını engellemiş ve Sn. Durmuş Yılmaz temiz, dini bütün Müslüman bir tecrübeli merkez bankalı olarak Başkan olmuştur. Bunu içine hiç sindiremeyen Sn. Babacan, Sn. Başbakan Erdoğan'ı kandırarak, Sn. Yılmaz'ın süresinin dolmasından sonra FETÖ'nün talimatını ifa etmiş ve FETÖ müridi Sn. Başçı'yı TCMB Başkanı olarak atamayı başarmıştır. Böylelikle TCMB'da FETÖ'cü kadrolaşma başlamıştır. Sn. Başçı döneminde TCMB'da yapılan tüm üst düzey atamalar Pensilvanya talimatlıdır. Sn. Babacan'ın Hazine'deki FETÖ'cü örgütlenme işlemlerini, Hazine Müsteşarı yaptığı İbrahim Halil Çanakçı birinci elden yürütmüş ve Pensilvanya'nın emrinden hiç çıkmamış ve bu sayede on yıla yakın Hazine Müsteşarı kalmış, sonrasında da Pensilvanya ve ABD desteği ile IMF İcra Direktörlüğüne atanmıştır. Orada da FETÖ örgütü adına icraata devam etmektedir. Sn. Babacan'a bizzat FETÖ tarafından adı verilerek TMSF Başkanı yapılan Ahmet Ertürk, TMSF içinde terör örgütü yararına büyük işlere imza atmış, kanuni süresini tamamladıktan sonra FETÖ mensubu Sn. Gül'ün himayesine geçerek, Cumhurbaşkanı Danışmanı olmuştur.”

Odatv'den Müyesser Yıldız'ın 'Bu ifade AKP'yi de devleti de sallar' başlıklı yazısı gündeme bomba gibi düştü.

İşte Yıldız'ın dikkat çeken o yazısındaki ilgili bölüm;

"15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra hemen hemen tüm devlet kurumlarında “FETÖ” operasyonu yapıldı.

Bunlardan birisi de Maliye Bakanlığı'ydı. Geçen yılki operasyonda 60 dolayında çalışan gözaltına alındı, bir kısmı tutuklandı, bir kısmı bırakıldı.

İşin ilginç yanı bu soruşturmada toplu değil, tek kişilik
iddianameler hazırlanması yoluna gidildi.

İşte bu iddianamelerin birisinde bırakın Maliye Bakanlığı'nı, doğrudan AKP'yi, devleti ve ekonomi dünyasını sarsacak öyle bir “itirafçı” ifadesine yer verildi ki, “Türkiye AKP'li belediyeleri değil, bu iddiaları konuşacak” dense yeridir.

Çünkü iddialar yenilir yutulur, isimler de inanılır gibi değil...

Çünkü alenen bir eski Cumhurbaşkanının, AKP'li bir milletvekilinin, daha önemlisi halen görevde olan iki bakanın ve de onlarca bürokratın “FETÖ'cü” olduğu öne sürülüyor...

F.K. isimli itirafçının, APS ile İstanbul'dan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdiği dilekçe, ifade veya “itirafname”deki iddiaları aktarmadan önce bildirdiği telefon numarasının kullanılmayan bir numara olduğuna dikkat çekelim.

FETÖ'YÜ “KORUYUP-KOLLAYAN” CUMHURBAŞKANI

“Muhterem Başsavcım” hitabıyla başlayan ifadesinin girişinde F.K., “Ömrümün mühim bir kısmını bugün memleketimizin başına kara bulut gibi çöken fitne FETÖ terör örgütüne vakfettim. Ergenekon kumpasında büyük şüphelere gark oldum. 17-25 Aralık kumpasından sonra ise bütünüyle bunlarla yolumu ayırdım. Aşağıda adlarını verdiğim başta Sayın Abdullah Gül olmak üzere bu çeteye mensup insanlara çok yakın vaziyette bulundum. Dilekçemi muhterem Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dan cesaret alarak yazmaya karar verdim. Aşağıdaki detayların tamamı hakikattır. Bizlerden bu vatan hainlerini size bildirmek, sizlerden de icabına bakmak vazifesini beklemektir. Derin hürmetlerimle” diyor ve ilk sırada Abdullah Gül hakkında şu iddialarda bulunuyor:

“Sn. Gül, gerek Başbakanlığı ve gerekse Cumhurbaşkanlığı sırasında FETÖ'cülerin koruyucu ve kollayıcısı olarak görev yaptı. Maliye, Milli Eğitim, Adalet, Sağlık ve Hazine Sn. Gül'e bağlı olarak çalıştı. Sn. Erdoğan'ın emirleri, bizzat Sn. Gül'ün bilgi ve talimatları doğrultusunda bu
bakanlık bürokratları tarafından dinlenmedi. Hatta Sn. Erdoğan'ın Maliye ve Hazine'ye gönderilen işadamlarına üst düzey FETÖ'cü bürokratlar tarafından, 'Bize yanlış kişiden geliyorsunuz. Bize Çankaya'dan gelmelisiniz' mesajları verildi. Söz konusu bakanlıklarda Sn. Gül'ün bilgisi ve koruması dahilinde FETÖ'cü kadrolaşma bizzat bakanlar ve müsteşarlar tarafından organize edilmiştir.”

“PENSİLVANYA'YA GÖBEĞİNDEN BAĞLI” VE ERDOĞAN'I “KANDIRAN” MİLLETVEKİLİ

İtirafçının hedefindeki ikinci isim, AKP Milletvekili eski Dışişleri ve Ekonomi Bakanı Ali Babacan. Babacan ve bürokratları hakkında da şunları söylüyor:

“Sn. Babacan, Sn. Gül'ün asla emrinden çıkmayan, onun prensi ve Pensilvanya'ya göbeğinden ve beyninden bağlı bir genç adamdır. Uzun bakanlığı döneminde özellikle ABD'nin (FETÖ'nün) etkisiyle tüm dünya finans çevrelerinde güven unsuru olarak sunulmuştur. Bu durum adeta ona hükümet içinde dokunulmazlık zırhı yaratmıştır. Bu zırh kendisine bağlı birimlerde FETÖ'cü örgütlenmeyi alabildiğine yapması imkânı vermiştir. Sn. Ahmet Necdet Sezer'in FETÖ'cü olması nedeniyle TCMB'nın başına atamak istemediği Sn. Başçı'nın (Erdem Başçı) kararnamesini defalarca Köşk'e göndermiştir. Sn. Sezer bu kararnamelere kararlılıkla direnmiş ve Başçı'nın TCMB Başkanlığını engellemiş ve Sn. Durmuş Yılmaz temiz, dini bütün Müslüman bir tecrübeli merkez bankalı olarak Başkan olmuştur. Bunu içine hiç sindiremeyen Sn. Babacan, Sn. Başbakan Erdoğan'ı kandırarak, Sn. Yılmaz'ın süresinin dolmasından sonra FETÖ'nün talimatını ifa etmiş ve FETÖ müridi Sn. Başçı'yı TCMB Başkanı olarak atamayı başarmıştır. Böylelikle TCMB'da FETÖ'cü kadrolaşma başlamıştır. Sn. Başçı döneminde TCMB'da yapılan tüm üst düzey atamalar Pensilvanya talimatlıdır. Sn. Babacan'ın Hazine'deki FETÖ'cü örgütlenme işlemlerini, Hazine Müsteşarı yaptığı İbrahim Halil Çanakçı birinci elden yürütmüş ve Pensilvanya'nın emrinden hiç çıkmamış ve bu sayede on yıla yakın Hazine Müsteşarı kalmış, sonrasında da Pensilvanya ve ABD desteği ile IMF İcra Direktörlüğüne atanmıştır. Orada da FETÖ örgütü adına icraata devam etmektedir. Sn. Babacan'a bizzat FETÖ tarafından adı verilerek TMSF Başkanı yapılan Ahmet Ertürk, TMSF içinde terör örgütü yararına büyük işlere imza atmış, kanuni süresini tamamladıktan sonra FETÖ mensubu Sn. Gül'ün himayesine geçerek, Cumhurbaşkanı Danışmanı olmuştur.”

“MALİYE BAKANI FETÖ'CÜ DEĞİL AMA”

Mevcut Maliye Bakanı Naci Ağbal'a gelince;

F.K., Maliye ve diğer ekonomi birimlerindeki örgütlenmenin, “Gül'ün desteklediği ve belirlediği FETÖ'cü Kayseri ekibi” dediği bürokratlar, “Adnan Ertürk, Mehmet Kilci, Metin Kilci ve Hacı Abdullah Kaya” tarafından yerine getirildiğini öne sürdükten sonra şöyle devam ediyor:

“Maliye Bakanlığında çok kuvvetli olan bu Kayseri ekibi, gelecek kaygısı ve çıkarcı yaklaşımı sebebiyle Sn. Naci Ağbal tarafından da desteklenmiş ve desteklenmeye de devam edilmektedir. (Örneğin Hacı Abdullah Kaya bizzat Ağbal'ca Müsteşar, Adnan Ertürk ise Gelir İdaresi Başkanı yapılmıştır. Sivaslı FETÖ'cü Hüseyin Karakum da bizzat Sn. Ağbal'ın koruması altında Vergi Denetim Kurumu Başkanı olarak çok önemli FETÖ talimatlı işlere imza atmaktadır. Sn. Maliye Bakanı Naci Ağbal, FETÖ'cü olmadığı halde ikbal kaygısı, yükseliş hırsı sebepleriyle FETÖ ve FETÖ'cülerle işbirliği yapmış ve onların işini kolaylaştırmak suretiyle kendi kariyer planlamasını garantilemiştir. Bu zirvenin bedelini FETÖ'ye kat be kat ödemiştir. Maliye Bakanlığının bütün birimlerini onlara bırakmış, Milli Emlak'tan büyük çıkarlar temin edilmiş, VDK aracılığıyla Adnan Ertürk ve Hüseyin Karakum gibi FETÖ imamlarınca rakipler ve FETÖ muhalifleri acımasız incelemelere, yönetici ve memurlar korkunç kendi hazırlattıkları senaryo iftira dilekçelerine dayanarak haksız ve hukuksuz soruşturmalara maruz bırakılmıştır. Bunların döneminde alınan müfettişlerin en az yüzde 80'ni FETÖ mensubudur.”

SABANCI'LARIN DESTEĞİ İDDİASI

F.K.'nın ifadesinde sadece siyasiler ve bürokratlar yok. İş dünyasından iki isme de şu suçlamalar yöneltiliyor:

“Ülkenin Maliye, Hazine, Kalkınma ve ekonomisinin tamamen FETÖ'nün eline geçmesine, çeşitli çıkar işbirlikleri sebebiyle Sn. Güler Sabancı ve Ali Sabancı da açıktan destek vermişlerdir. Bu ikili değişik zamanlarda FETÖ'yü ABD'de ziyaret etmiş ve kendisine cömert maddi desteklerde bulunmuşlardır.”

İfadesini, “Kendileri bizzat FEÖ'cü olan bu ekip tarafından Maliye Bakanlığı'nda Sn. Cumhurbaşkanımızın istediği FETÖ ayıklaması yapılabilir mi?.. Bu şahısların bu dünyada da öbür dünyada da yatacak yerleri yoktur” sözleriyle bitiren F.K., “Ekonomideki FETÖ'cülerin bir kısmı” diyerek, büyük bölümü halen görevde olan 33 bürokratın ismini de sıralıyor.

Doğru mudur, iftira mıdır bilinmez, ama iddialar kadar dilekçede kullanılan “saygın” dil, daha önemlisi bu kadar siyasinin adının geçtiği bir ifadenin iddianameye konulabilmiş olması çok dikkat çekici değil mi?

Savcıların bir dikkatsizliği midir, yoksa “sıra siyasiler” ve “iş dünyasında” mesajı mı?"



Tabela - Neon Tabela - Beylikdüzü Tabela - Beylikdüzü Neon - Beylikdüzü Led - Beylikdüzü - Beylikdüzü Reklam - Beylikdüzü Matbaa -
BEYLİKDÜZÜ TABELA NEON

Bu habere yorum yapan ilk siz olun!

  • Ad Soyad:

  • Yorum:

  •  

    @name x

  • UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
    HAVA DURUMU
    Görüntülemek istediğiniz ili seçiniz:
    banner251
    EN ÇOK YORUMLANANLAR
    BUGÜN
    BU HAFTA
    BU AY
    ARŞİV