AŞK VE ÖTESİ…..

Aşkı hep konuşuruz, soruştururuz, merak ederiz, yorumlar yaparız, ararız, hatta aşkı yaşadığımızı sanırız ve sonra hüsranlar, hüzünler ve pişmanlıklarla boşluklara düşeriz ya, işte o bildiğimizi sandığımız, imrendiğimiz, özendiğimiz aşk ile gerçek aşk arasında ki farkı anlamak için Hz. Mevlana’mızı tanımak ve anlamak ile öğrenilir.

17.aralık 1273 tarihinde hayata gözlerini yumarken sevgilisine, aşkına kavuşmanın sevinci ve şükrü ile ölümüne bugün bizim düğün günümüz ( şeb-i arus) diyerek ölümü böylesi güzelleştiren gönüller sultanı, eğer Allah aşk için bir peygamber gönderseydi o Hz. Mevlana olurdu ancak denilen aşkın peygamberi Hz. Mevlana Celaleddini Rum-i’den gerçek aşkı öğrenmeden, anlamadan aşktan bahsetmek kör bir insanın renkleri tarifi gibi olur.

Bu hafta Hz. Mevlana’a haftası olması dolayısı ile birçok etkinlikler ve yayınlar yapılıyor. Dizi, magazin ve spor programları seyretmekten fırsat ve zaman bulup onu tanımak, anlamak bizlere çok şey katar. Hatta onun eserleri mesnevi şerif, divan-ı kebir, fihi mafih, mektubat, mecalis-i seba’yı temin edip, evimizde bulundurup, okumamız lazım.

Kendinizi ve aşkı tanımak, öğrenmek, anlamak ve sevmek için Hz. Mevlana’yı tanımak, okumak ve anlamak lazım.

Bakın neler diyor insana ve aşka dair.

Ey Tanrı kitabının nüshası insanoğlu!
Sen, kainatı yaratan Hakk’ın güzelliğinin bir aynasısın!
Her şey sensin. Alemde ne varsa, senden dışarıda değil.
Her ne ararsan, onu kendinden iste, kendinde ara.



Aynı dili konuşmak, akrabalık ve bağlılıktır.
İnsan, yabancılarla kalırsamahpusa benzer.
Nice Hintli, nice Türk vardır ki dildeştirler (aynı dili konuşurlar).
Nice iki Türk de vardır ki birbirine yabancı gibidirler.
Şu halde “mahremlik (yakınlık) dili” bambaşka bir dildir.
Gönül birliği (gönüldaşlık) dil birliğinden daha iyidir.
Gönülden sözsüz, işaretsiz, yazısız yüz binlerce tercüman zuhur eder.



Ey özden habersiz gafil!
Sen hala kabukla öğünüyorsun



Ne olurdu, seninle tatlılaşsaydım; yaşayış zaten acı.
Ne olurdu, sen razı olsaydın benden de, herkes kızsaydı bana.
Ne olurdu, seninle aram düzgün olsaydı da, bütün alemlerle aram açılsaydı, dünya yıkılıp yansaydı.
Sen beni sevdikten sonra malın mülkün değeri mi olur? Zaten toprak üstünde ne varsa hepsi de toprak olacaktır.
Alem O’nunla kaimdir ve O’nsuz olan hiçbir şey yoktur. O’nun rızası, rahmeti, bereketi ve tecellisi olmayan hiçbir şeyin değeri yoktur.



Aşk, davaya benzer, cefa çekmek de şahide: Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki..

Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur..

Aşıkların gönüllerinin yanışıyla gözyaşları olmasaydı, dünyada su da olmazdı, ateş de.

) Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra

İki canlı kuşu birbirine bağlasan, dört kanatlı oldukları halde uçamazlar, çünkü ikilik mevcuttur.



Aşk işte Hz. Mevlana’da ikinin toplamının sonucu bir olmasıdır.

Aşkın sırrına erişen Hz. Mevlana aşk sarayının giriş kapısıdır. Ve aşk yolunun tozudur.

Ondan ötesi ve o ötelerinde ötesi vardır. Bunu kendisi söylüyor.

Canım tenimde oldukça Kur'ân'ın kölesiyim. Ben Hakk'ın seçkin peygamberi Muhammed'in yolunun tozuyum.Her kim bundan başka benden bir söz naklederse, ona çok üzülür ve o sözden de çok üzüntü duyarım.