Biz ne ara bu kadar soysuzlaştık?
Geçenlerde vefat eden Berkin Elvan'ın ismini kullanarak sağa sola zarar verecek kadar,
aynı ve devri günlerde vefat eden polisleri saygıyla anmayacak kadar,
Berkin 'ekmek almaya değil, polisle çatışmaya gitmişti' diyecek kadar,
geçen sene aramızdan ayrılan Burak Yıldırım'ın 'kendisi kaşındı' diyecek kadar,
aynı akşam kendisini arkadaşı olarak tanıtıp Aziz Yıldırım'a taşıyacak kadar,
ayakkabı kutularındaki tarifi açıklanamayan paraların hangi amaca hizmet ettiğini sorgulamayacak kadar,
2009 da (sözde) helikopter kazasında hayatını kaybeden Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının keçilerini sorgulayamayacak kadar,
sansürün muhalif kesimi susturmak değilde porno sitelerine erişimin engellendiğini düşünecek kadar,
polisin halk, halkın da polis olduğunu unutacak kadar,
Suriyelilerin katline 'haketmişlerdi zaten' diyecek kadar,
dün söylediğini bugün tekzipkâr bir şekile bürüyecek kadar,
bebek katili 'apoyu' sayın yapacak kadar,
'hepimiz Ermeniyiz' diye slogan atıp, Azeri katili Ermenileri 26 Şubatta protesto edemeyecek kadar,
zalime, çıkarlarımız uğruna boyun eğecek kadar,
bebek katilini zamanında asmayıp sonrasında 'ipin mi yok al sana ip' diyebilecek kadar,
özel hayatı hiçe sayıp kasetlerle genel başkanlığa getirilecek kadar,
ve en önemlisi de 80li yılları görüp hala birbirimizi Türkiye'ye sığdıramayacak kadar...

Sahi biz ne ara bu kadar soysuzlaştık?