Çevik Bir hapiste, onu kullananlar Boğaz'da
28 Şubat döneminin önemli tanıklarından Bülent Akarcalı, süreçte askerlerin İstanbul sermayesini temsil eden işadamlarınca kullanıldığını belirtti.

28 Şubat'ın kudretli ismi Çevik Bir'in cezaevine konulduğunu hatırlatan Akarcalı, "Hapse atılan Çevik Bir ama onu o duruma getirenler, şu an Boğaz'da balık yiyip viski içiyorlar" dedi
 
28 Şubat sürecinde ANAP milletvekili olarak Meclis'te görev alan Bülent Akarcalı, 'post-modern' darbeyi kurgulayan askerlerin İstanbul sermayesi tarafından kullanıldığını söyledi. Akarcalı, "Hapse atılan Çevik Bir, 1 suçlu ise onu kullananlar 10 suçludur. Onu o duruma getirenler, şu an boğazda balık yiyip viski içiyorlar. Elleri cepte hükümetle yan yana fotoğraf çektiriyorlar" dedi. 28 Şubat'ın bir numaralı aktörü Çevik Bir'i 'babasının intikamını almak için kan davası amacıyla yetiştirilen bir gence' benzettiğini aktaran Akarcalı, "Devamlı birileri tarafından sırtı sıvazlandı. Bir'i, BM'deki görevi sırasında adeta ilahlaştırdılar. O da kendini Büyük İskender zannetmeye başladı. Burada son dakikada tetiği çeken genç mi suçlu, yoksa 10-20 sene ona tetiği çektirmek için beynini yıkayanlar mı? Çevik Bir'i o duruma getiren işadamları 28 Şubat'ın gerçek suçlularıdır" şeklinde konuştu.

BÜROKRAT İYİ SİYASİLER KÖTÜ
 
Turgut Özal döneminde Sağlık Bakanlığı da yapmış olan siyasetin tecrübeli ismi Akarcalı, "Esasında çok uzun zamandan beri İstanbul sermayesi tarafından Türkiye üzerinde tezgâhlanmış bir oyun vardı. İstanbul sermayesinin emrindeki basın, bürokratları 'namuslu ve halkı seven bireyler' olarak tanıtıyor; siyasileri ise 'kötü adamlar' olarak yansıtıyordu" tespitinde bulundu. 28 Şubat sürecinde TBMM'nin itibarsız hale getirildiğinin altını çizen Akarcalı, "Medya, bilinçli olarak TBMM'de yemek fiyatları ile ilgili haberler yaptı. Halka 'Siz açken onlar ucuza yemek yiyor' iletisini verip önyargı oluşturmaya, siyaset adamını küçültmeye çalıştılar. Enteresan olan, bunu yazanların çoğunun Ankara'ya bile gelmemiş olmasıdır" diye konuştu.
 
HER HOLDİNGDE BİR ASKER
 
'28 Şubat darbesini TSK içindeki cuntacı generaller yaptı' algısı varsa da, cuntacılarla aynı şekilde hareket eden yargı mensupları ve bürokratların da bulunduğunu hatırlatan Akarcalı, şunları söyledi: "Zaten İstanbul'da büyük holdinglerin yönetim kurullarında eski Genelkurmay başkanlarını, eski kuvvet komutanlarını görürsünüz. Maliye, Hazine ve Gümrük müsteşarlarının holdinglere gelip danışman olduklarına tanıklık edersiniz. Enteresandır, bunlar sol ekolden geldiklerini iddia ederler ama sermayenin emrine girdikten sonra solculukları şekil olarak kalır. Türkiye'nin en büyük holdinglerinden birine hanımı kanalı ile ortak olan birinin 28 Şubat'ın Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya ile yaptığı telefon görüşmeleri Ankara'da kayıtlardadır. Bu insanların sırtı devamlı birileri tarafından sıvazlandı."
 
'Ülke batıyor' havası estirdiler
 
28 Şubat sürecinde baskı ortamı oluşturulduğundan yakınan Bülent Akarcalı, bunun medya eliyle yapıldığına işaret etti. Akarcalı, "Baskının telgraf ile telefonla gelmesine gerek yok. O zaman hangi gazeteyi çevirseniz, hangi özel televizyonu açsanız herkesin ağzından 'Battı bu ülke kim kurtaracak' sözleri duyuluyordu. Daha evvel Süleyman Demirel'i 'Kurtar bizi baba' diye çıkaranlar o zaman da 'Kurtar bizi ağabey' diye Çevik Bir'i öne sürdüler. 28 Şubat'ta direkt baskıya gerek yoktu. Çünkü Türkiye'nin havası Londra gibi yağmurlu ve sisliydi. Tabii bu sisli hava, güzel havaların ardından gelmedi" yorumunu yaptı.
 
Kaynak: YENİ ŞAFAK