Kadın Olmak Zor İştir

Kadın olarak doğmak gerçekten de zor. Erkeklerin egemen olduğu bu dünya’da huzurlu ve barış içinde yaşamak kadın için hayal. Elbet kimi kadın çok daha şanslıdır. Egemen erkek dünyasında ezilmeden kalabiliyor ama kanımca bunu yine ailesindeki erkekler sayesinde başarıyor. Bazı baba ve ağabeyler kızları ve kardeşlerini koruma altına alıp eşitçi bir yöntemle yetiştiriyorlar.  Benim ailemin böyle olduğunu düşünüyorum. Çünkü onlar beni koruyup ayaklarım üzerinde durabilmem için ellerinden geleni yapıyorlar.  Böyle bir ailem olmasa idi ben de ezilir giderdim. Hatta belki şu an bu yazıları yazamıyor olurdum. Okuduğum okulda okuyamaz olurdum. Hatta çok önceden evlendirilmiş,  çocuk çocuğa karışmış, eşim tarafından işkence görüyor olurdum. Bunları yaşayan kadın çok.

Kadın iş hayatında çok fazla yer sahibi değil. Olması için uğraşıyoruz ama istediğimiz gibi olmuyor. Bunun tam sebepleri nelerdir bilmiyorum. Kanımca etkenler arasında en temelde aile geliyor. Eğitimsiz, ezilen, erken yaşta evlendirilen kız çocukları doğal olarak iş hayatlarına atılamazlar. Fakat böyle şartlar altında olmadığı halde yaşayan kadınlar neden iş hayatlarına atılmakdan ziyade evlerinde oturmayı tercih ediyorlar? İş de asıl merakım bu. Bunun da sebebi gene erkekler diye düşünüyorum. 

Birkaç hafta önce “Kadın Nedir? Metalaşmış Bir Maldır!” isimli bir köşe yazısı yazdım. Orada kadının cinselliğini öne çıkartarak kendini bir nevi pazarlayarak para kazandığını yazmıştım. Kadının kendisini aşağıladığı bir sistemde erkeğin kadını cinsel obje olarak görmesi kaçınılmaz bir durumdur. Hali ile iş hayatına atılan kadınların cinsel tacizlere maruz kalması şaşılacak bir durum değildir. Kadınlar bunu bildikleri için iş hayatına girmekten kaçınıyorlar gibi geldi. Tabi kendini bu yönde kullandırmakta sakınca görmeyenler için sorun yok.  Fakat bu demek değildir ki iş hayatındaki her kadın bu şekilde zirveye gelmiş, başarı kazanmıştır.

Dünya’daki kadın derneklerinin yıllardır süren çabalarının önemli ölçüde bir başarı sağladığını gören var mı? Kadın hala cinsel obje, kadın hala bir mal, kadın hala ezilen…  Oturup bunun sebeplerini sordular mı? Neden başarmadıklarını? Erkeklerin direndiklerini mi sanıyorlar? Bence  erkeklerin direnecekleri ciddi bir baskı olmadığı için erkekler direnmiyor. Çünkü kadınlar var olan sisteme ayak uydurmuşlar. Başarı için, eşitlik için bu sistemi kullanmaya çalışıyorlar. Kazandıklarını söyleyenler ise aslında hiçbir şey kazanamıyorlar, sade kazandıklarını sanıyorlar. Kişisel görüşüm önce erkeklerin zihinlerindeki “kadın=seks” algısını değiştirmek gerekiyor.

Bunun içinde kadının zihni değişmeli. Ona bu sisteme ayak uydurmaması öğretilmeli. Karşı çıkması, direnmesi gerektiği öğretilmeli.  Kendi vücudunu pazarlamamalı.  Araba, motor tanıtımları için kadınların vücudu kullanılmıyor mu? Bir cips satmak için kadının vücudu kullanılmıyor mu? Hatta otellerde oda satmak için kadının vücudu kullanılmıyor mu? Kullanılıyor! Birkaç yıl önce, resepsiyon bölümünden mezun olmuş, hayli kilolu bir bayan komşum uzun süre iş bulamadı. Çünkü kimse o denli kilolu bir bayanı resepsiyonist yapmak istemiyordu.  Bu da bizi bir soru sormaya itiyor. Önemli olan nitelik mi nicelik mi? Belli ki kadının nitelikli olması hiçbir önem arz etmiyor.

Uyanın ey kadınlar! Ezilmek istemiyorsanız, eşitlik istiyorsanız, saygı istiyorsanız önce bu sisteme karşı ayaklanacaksınız.  Cinselliğinizi pazarlamayın ki sizi cinsel obje olarak görüp kullanmasınlar! Bunu yaptığında işte o zaman erkekler direnmeye başlarlar ama bizler dirençli çıkar, sabır gösterirsek bu düzeni yıkabiliriz. 

Dünya 8 Mart kadınlar gününüz kutlu olsun! Bu düzeni değişmesi umuduyla!

Ayça Mutlucan

STDM Aktivisti