KADIN SEVİLMELİMİDİR YOKSA DÖVÜLMELİMİDİR?

Gün geçmiyor ki, gündem kadına şiddet olaylarıyla çalkalanıyor.

Fiziki güç bakımından dolayımı kadınlar şiddette maruz kalıyor yoksa kadına dayatılan haksızlıklara kadın boyun eğmeyip kendisini savunduğu için mi şiddet görüyor? 

Kimilerine göre kadın sadece sevilmelidir… Kimilerine göre de her kadın bir değil anlayışı ile kadın dövülmelidir düşüncesi taşıyabiliyor yazık ki!

Ancak hiçbir gerekçe kadını dövmek için haklı bir unsur olamaz. Genelde şiddet evli çiftler arasında oluyor; bu nedenle anlaşarak evlenildiği gibi anlaşamadığı taktirde yollarını ayırmakta gayet tabi bir düşüncedir.

Kadına uygulanan şiddet gerçeğini değiştiremediğimiz gibi hayatın her alanında tanık olmakta mümkün; evde, okulda, sokak ortasında vs yaşamın her alanında bu gibi çirkin davranışlarla karşı karşıya gelebiliyoruz maalesef…

Her kadın olmasa da kadın cefakârdır, kadın emektardır, kadın anadır, kadın yardır, kadın sevdadır, aşktır, özlemdir, hasrettir…

Erkekler her ne kadar evin reisi gibi görünseler de onların tek bir işi vardır çalışıp eve ekmek getirmektir. Oysa kadının işinin adı olmazsa da kadın her işi yapandır.

Onlarla hayat güzeldir, onlarla hayat anlamlıdır, onlarla hayat daha kolaydır.

Çocuk büyüten, evi çekip çeviren, tüm zorluklara karşı dimdik durabilen uykularını bölen analarımız onlar. Bir kadına el kaldırıp ona şiddet uygulayan bir erkek aciz biridir. Ve bana göre dayak sadece canını acıtmaz ruhunda da derin yaralar, izler bırakır. Dayak iyileştirmez, uzaklaştırır.

Şiddette başvurmak yerine insanlar neden konuşmayı beceremez!

Şiddettin uygulandığı bir yerde yaşanılamayacağı gibi bir bütünlükte olamaz, olsa bile şiddettin sonu gelmez.

Kadınların yanı sıra erkek ve çocuklar da şiddete maruz kalıyor. Bu noktada biraz daha objektif bakıldığında çok daha farklı bir pencere açılabiliyor karşımıza. Örneğin şiddet uygulayan kişi ve kişilerin psikolojik sorunlarının olup olmadığına bakılmalıdır.

Kadın ve erkekler yetişkin insanlar olduğundan, hayat şartları onları belki de zorladığından zaman zaman tansiyonlar yükselip şiddetle son bulabiliyor. Fakat çocuklar ne gibi bir suç işlemiş olabilir ki onlara şiddet uygulanabiliyor?   

En üzücü olayda koca karısını bıçaklıyor veyahut öldürüyor yetmiyormuş gibi kendisini aklamak için bunu namus davasına çevirip kadını karalayabiliyor.

Ve birileri televizyona çıkıyor “kadına silah verilsin” diyor!

Yahu burası Teksas mı? Bu silah sadece aile kavramını ve insanlığı öldürür.

Kadın kocasına karşısı silahla mı kendisini korumalı? Hastalıklı beyinler tedavi edilemediği sürece hiçbir silah can kurtarmaz. Aksine silah sadece can alır.    

Şiddet uygulayabilen bir insan hastalık boyutuna gelmiş demektir. Ya gidip tedavi görmelidir, ya da şiddet uyguladığı kişiden uzaklaşmalıdır.

Sağlıklı düşünemeyen bir insan seviyesini koruyamıyorsa, sevgi ve saygıyı çiğneyip sevdiği insanları incitip kırıyorsa, en önemlisi hayatı zehir edip can yakıyorsa, ağlatıyorsa o kişi “yalnızlığıyla” kendini cezalandırmalıdır.    

Uğruna şarkılar şiirler yazılan kadın, ellerindeki güller soluncaya kadar kapısında beklediğin kadın, ressamın en güzel portrelerinde yer alan kadın, uğrunda çöllere düştüğün kadın, hasretinden kendinden geçtiğin o zarif, edalı kadına “şiddet uygulamak” hangi erkeğe yakışır? Ya da şiddet uygulamayı hangi kadın hak eder?