Kahraman Eroğlu Büyük Haber'e Konuştu!

Şişli Belediye Başkan Yardımcısı, Sosyal Hizmet Uzmanı Kahraman Eroğlu Büyük Haber'e önemli açıklamalarda bulundu.

B.H- Son günlerde basında sıkça yer alan kadın sığınma evinin adresinin ilanla verilmesi ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

K.Eroğlu -Öncelikle bu konu hem hassas hem de çok duyarlı olunması gereken bir konu Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İstanbul Şube Başkanı olmam sebebi ile bu konuyla ilgili basın açıklaması yaptık. Aile ve sosyal Politikalar Bakanlığı'na bağlı olarak Bolu ilinde hizmet sunan konuk evi adresinin yasal olarak gizli tutulması gerekirken, başta gizli tutulması gereken yönetici tarafından ihale ilanında adres ve iletişim bilgilerinin yer alması, buraya sığınma zorunda kalan kadınların can güvenliği açısından büyük bir risk oluşmasına neden olmuştur.

Aile ve Sosyal Politikalar bakanı Fatma Şahin'in konuyu ivedilikle müsteşar yardımcısı düzeyinde yerinde incelettirmesi, bu olaya neden olan Müdür Vekili’nin görevden uzaklaştırılması ve buradan hizmet alan kadınların başka konuk evlerine gönderilmiş olması Derneğimizce takdirle karşılanmıştır.

Aile ve sosyal Politikalar Bakanlığımızın bu olayda göstermiş olduğu hassasiyeti Bakanlığa bağlı tüm birimlerde görev yapan yöneticilerin belirlenmesinde de göstermesinin önemli ve gerekli olduğunu düşünüyoruz. Öte yandan Bolu'da yaşanan olay göstermiştir ki kurumlara yapılan yönetici atamalarında siyasi mülahazalardan uzak kurum deneyimi, mesleki bilgi ve becerisi olan personelin atanması, kurumlardan hizmet alan kişiler açısından büyük önem taşımaktadır. Aksi durumda benzeri olayların tekrarlanmamasının hiçbir garantisi yoktur.

Bolu ilinde yaşanan bu olay, Derneğimizce takip edilmekte olup, gelişmeler hakkında kamuoyuna bilgi sunulmaya devam edileceğiz.

B.H- Kadına Şiddet Sosyal Devletin yapması gerekenler nelerdir?

K.Eroğlu -Kadına şiddet en ağır insanlık suçudur. Herkesin bu şiddete karşı çıkmak insan onurunun insan haysiyetinin vazgeçilmez kurallarından birisidir. Kadına yönelik şiddete dönük çeşitli sivil toplum örgütlerinde çeşitli yerel yönetimlerde ve kadınların birincil derecede korunmasından sorumlu olan Aile sosyal politikalar bakanlığı tarafından çok ciddi çalışmalar yapılması gerekmektedir.

Kadınların şiddete uğramadan öncede korunması, desteklenmesi gerekmektedir. En önemli koşul, kadınların bilinçlendirilmesi, kız çocuklarının küçük yaştan itibaren okutulması diğer erkek çocuklarıyla aynı seviye ve koşullarda desteklenmeli. Bu desteklemeyi bu yardımı aileler yapacak durumda olmadığı zaman ki bizim gibi geri kalmış ülkelerde bu mümkündür.

Sosyal devletin devreye girerek kız çocuklarının okutulması konusunda, Aileleri bilinçlendirmesi, zorlaması, Sosyal ekonomik durumu iyi olmayan ailelerinde sosyal devlet bağlamında desteklenmesi gerekmektedir. Bunun yolu geri kalmış bölgelerde şehirlerin gece kondu bölgelerinde dezavantajlı bölgelerde çeşitli toplum merkezleri, kültür merkezleri ve diğer sivil toplum örgütleriyle de üniversite ile işbirliği yapılarak ailelerin bilinçlendirilmesine kız çocuklarının okutulması konusunda yardımcı güçler tarafından ailelerin desteklenmesi gerekmektedir.

Şiddete uğrayan veya çeşitli biçimlerde aile ortamında bakılması yaşamını idame ettirebilmesi mümkün olmayan kadınların, yetişkin kızlarında devletin açtığı konuk evlerinde veya kadın sığınma evlerinde bakılıp korunmaları sağlanmalıdır. Bu konuda 2004 yılında içişleri bakanlığı tarafından yayınlanan genelge tüm valilik ve kaymakamlıklara gönderildi

Nüfusu 50.000(elli bin) geçen her ilçenin veya yerleşim bölgesinin mutlaka bir sığınma evi veya kadın konuk evi açma zorunluluğu getirildi. Ancak bugün itibari ile bu emre ve kanuna göre hareket eden yerel yönetim sayısı parmak gösterilecek kadar az. Hesaplamaya göre 3.000(üç bin) civarında olması gereken kadın sığınma ve konuk evleri 72 veye 73 civarındadır.

B.H- Kadın sığınma evleri ve çocuk sığınma evleri arasında fark var mı?

K.Eroğlu - Çocuk sığınma adı altında çocuk koruma merkezleri, çocuk yuvaları, gençlik evleri var. Ama kadın sığınma ve konuk evleri daha farklı koşullarda açılan yerlerdir. Bunlar çocuk yuvaları gibi istediği kadar kalınamıyor, durumu iyileşinceye kadar veya kendine yer veya yaşam biçimi oluşturuncaya kadar bu da devletin şuan ki bakış açısıyla örtüşmeyen bir durum. Devletin birinci görevi insanların durumunu iyileştirinceye kadar sığınma evleri dışında da desteklenmesi gerekmektedir. Maddi anlamda güçlenecek kadar iş alanları yaratmak, hayatını devam ettirebilmesi için ev imkânı sağlamak yerleştirilen iş alanlarında da kontrol edilerek desteklenmesi gerekmektedir. Ama kadın birkaç ay sonra sokağa çıkıyor ev arıyor bulduğu evin kirasını ödeyemiyor, ihtiyaçlarını karşılayabilmek için borçlanıyor. Bunları karşılayamadığı zaman farklı alanlara yöneliyor ve kadınlarımız burada da istismarlara uğruyor. Onun içindir ki şuan ki sığınma evlerinin içindeki kadınların uzmanlar derneği olarak çok iyi ve çok mükemmel görmüyoruz. Bunların özellikle değiştirilmesi, daha insani koşullarda bakım, rehabilite ve onlara destek anlamında kalıcı bir bakımı sağlamak yeni çalışmaların yeni anlayışların geliştirilmesi gerekmektedir.

B.H- Sizce Gezi parkının altında yatan sebepler kadına şiddet, aile baskısı, sosyal patlama mı? Yoksa Çevre duyarlılığı mı?

K.Eroğlu -Patlamanın kıvılcımı ağaç oldu. Zaten yıllardır sosyal, ekonomik bunalım derinleşen olaylar, yönetimden memnun olmamanın tepkisinin dile getirildiği alanlardır. Geniş kitlelerin ekonomik, demokratik ve diğer demokrasi hakları konusunda örgütlenecek muhalefet edebilecek bir örgütlerin hepsini kapsayacak şekilde halk bu tepkilerin hepsini içselleştirmiştir. Çevrelerinde farklı şekillerde tepkilerini dile getirdikleri için gezi parkının farklı alanlara peşkeş çekilmesinin tepkileriydi. Bunlar ekonomik, sosyal, çevresel tepkilerle birleşti. Belediye olarak Gezi Parkı'na hem lojistik hem de sosyal anlamda destek verdik.çöpleri kamyonlarımız aracığıyla toplattık , ambulanslarımızı yardım amaçlı kullandırdık .

Bu da bizim belediyecilik anlayışımızı sosyal olmasıydı. 12 Eylül’ün getirdiği yasaklarla insanlar farklı yönlere yöneldiler. Bunların önüne geçmek isteyen meslek örgütlerinin de önleri kesildi. Gençlerin hiçbir şey duyarlı olmayan, sesini çıkarmayan, tepki göstermeyen

Topluluk olarak bilinirken gezi direnişi gençlerin ve tüm halkın göstermiş olduğu başkaldırı ve sorumluluk örneğiydi.

B.H- Hem belediyecilik hem sosyal hizmetler yanınız var. Gün boyunca belediyenize gelen işsiz sayısı çok mu? Belediyeci gözüyle değil insani olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

K.Eroğlu - Çok üzülüyorum TV'ler de yaşanan işle görünen arasında çok fark var. Güllük gülistanlık bir Türkiye gösteriliyor. Toplumun her kesimi ile gün boyu karşılaşıyorum. Gelenlerin çoğu zaten iş için. Öncelik üniversite mezunları, Daha önce çok iyi yerlerde çalışıp çeşitli sebeplerle işsiz insanlar çok fazla. Özelleştirme, tekelleştirme, taşeron kapsamında kalifiye eleman alımlarının emek sömürülerini duyuyoruz. Çok iş az maaş emek sömürüsü.

B.H- Aile ve Sosyal politikalar Bakanlığı’nın Hukuken yaptırımları var mı?

K.Eroğlu - Aile ve sosyal politikalar Bakanlığı’na çok geniş yetkiler verildi. Sokakta yaşayan, istismara uğrayan çocukları anında koruyacak yetkilerle donatıldı. Uzmanların hemen alıp kuruma yerleştirme yetkisi vardı. Adalet bakanlığı, içişleri bakanlığı, aile ve sosyal politikalar bakanlığı arasında protokol yapıldı. Ayrıca 2002 yılında Alo 183 hattı (Alo çocuk, alo karne, alo kadın) hattını kurduk. Gereken tüm okullara anlaşılabilecek şekilde bilinçlendirmek amaçlı kitapçıklar yolladık.

B.H- Büyük Haber olarak bu söyleşi için teşekkür ediyoruz.

K.Eroğlu -  Basın bizim gözümüz kulağımız, asıl ben bu imkânı sağladığınız için teşekkür ediyorum.