Suda yürü, karada yüz!
Tebrikler maarif! Yaşını dahi bilmeyen çocuklar okula başlamıştı, kabul verdik. Eğitim adına yapılan çalışmalara toplum direttikçe; direnç, gülünç bir durum aldı. Tahminim şudur ki; on iki yıllık eğitim gören gençlere bir sual yöneltsek, “Aldığınız eğitim sizi ne derece memnun ediyor?” diye, bu sual karşılığında aldığımız cevap bizi utandırmaya yöneltebilir. Türkiye’nin eğitim sistemi bir türlü sağlıklı şekline kavuşamadı. İlköğretim eğitimi her ortamda verilebilir. Ancak, daha ev adresini, yeşil parkın yanındaki apartmanın, üçüncü katı olarak bilen bir çocuğa eğitim verilmesi mantıksızdır. Bu çocuk evinin adresini, yaşını bilmezken hangi zihniyetle eğitim verilmektedir. Çok değil, az bir süreç zarfında bu verilen eğitimin hasadı ehemmiyetsiz kalacaktır.
Küçüklüğümüzde birinci sınıfın yaz tatilinde okumayı unutup, ikinci sınıfa devam eden talebeler görmezlikten gelinirdi. Şimdi ise işin rengi değişti, ilkokul birinci sınıfta küçük yaştaki çocuklar daha yaşının getirdiği sorumlulukları yerine getiremezken, iki, üç harf öğrenme çabası içerisindeler… Çocuklarımız, gençlerimiz, kısacası ilim talep eden, kendini öğrenci hisseden kişiler ne kadar sağlıklı ve noksan bir eğitim alabiliyorlar. Eğitim sistemimizi özetleyecek olursak, şu örneklerle özetleyebiliriz: “Bir anne çocuğunu ekmek almaya gönderiyor, çocuk ekmekleri alıp geliyor. Fakat; çocuğunu kapı önünde bekleyen anne, çocuğuna neden yumurtaları almadığını soruyor.” Anlayacağınız üzere bize verilen eğitim sadece sipariş edilen ekmeklerden ibarettir. Yapılan sınavlar ise sipariş edilmediği halde istenilen yumurtalardır. Ortadaki mantık kaygısı maalesef düşünülmüyor. Bugün, bu şartlarda verilen eğitimden hangi öğrenci memnun? Yanlış anlaşılmasın; kolej, özel okul ve benzeri eğitim yerlerinde eğitim görenleri kastetmiyorum. Bizzat devletin eğitim yuvaları mevzu bahsimdir.
Meslek lisesi öğrencisi aldığı hangi eğitim ile üniversite sınavlarına katılabilir? Şu köşede kalmış, ilk senede aldığı matematik dersleriyle mi? Ya da kimya, biyoloji, geometri...? Öğrenci dört sene aynı okulda eğitim alıyor, ne yazık ki verilen dersler meslek dersleri… Oysa üniversite sınavlarında, meslek lisesi öğrencisi de, anadolu lisesi öğrencisi de, fen lisesi öğrencisi de, kolej öğrencileri de, özel okul öğrencileri de aynı imtihana tabi tutuluyor. Bu öğrencilerden hangileri başarı gösterebilir? Meslek lisesi öğrencilerinin neden %80’i dershaneye gitmeyi tercih sebebi ediniyor? İşte, problem okulda verilen eğitim ile ilgilidir suç okulun değil… Eğitim yuvalarının günümüzde korku trenlerinden farkı kalmadı.
Bir büyük ağaç dikmişler, başına da bir görevli yerleştirmişler. Ağacın dikilme amacı, öğrencileri, bu ağaç sayesinde imtihan etmekmiş. Öğrenciler ise; maymun, fil, akvaryumun içinde balık, fok balığı ve köpek… Öğrencilere yöneltilen soru; “Lütfen şuradaki ağaca tırmanın!” olarak belirlenmiş. Bu örnek ise tam Türkiye’nin eğitim sistemini özetleyebilecek şekildedir. Eğitim yolunda öğrencilerin harcadığı meblağ kimsenin umurunda değil… Suda yürümek, karada yüzmek Türkiye’nin eğitim sistemine alışmaktan daha kolaydır.
Bu içeriğe yorum yapan ilk siz olun!