ALIN YAZISI
Biz insanlar için Allah’ın varlığına inanmak hem kolay hem de doğaldır. Çünkü Allah’ın varlığını kabul etmek ve O'na inanmak, bizlerin yaradılışında olan bir duygu ve yöneliştir.
Hem iç dünyamızda kendi vicdanımızla hem de dış dünyada sayısız işaretlerle Allah’ın varlığını fark etmemek imkânsızdır. Bizler daha dünyaya gelmeden alın yazılarımız, yaşam şeklimiz belirleniyormuş. Bizler ise daha önceden belirlenmiş hayatları yaşıyormuşuz.
Ne yaparsak yapalım bizim için yazılan iyi ve kötülükleri yaşamaktan kaderimizden kaçamıyor, alın yazımızı değiştiremiyormuşuz. Ne zaman darda kalsak Allah'ın evine onun gücüne sığındık. Ondan yardım istedik. Mutlu olduğumuzda ona şükrettik.
O, darda olan, ona el açan kullarının dualarını kabul eden, kullarını koruyan gözetendir. Onun varlığından gücünden asla kuşku duymadık. Buraya kadar her şeyde hem fikiriz sanıyorum.
Benim anlamadığım şey ;
Madem ki Hayrın da şehrinde AllahuTeala tarafından geldiğini, onun bizler için belirlediği hayatı yaşadığımızı savunuyoruz. Neden bize zarar veren, bizi üzen üçüncü şahıslara beddualar edip kin ve nefret duyuyoruz? Onları kötü insan olarak ilan ediyoruz? Onlar da kendileri için belirlenmiş hayatı yaşımıyorlar mı o zaman?
Sana göre kötü olan şeyler ya da kişiler O'nun nazarında Allah'ın ona bir hediyesidir belki… Biz kim oluyoruz da Yaradan'ın işine karışıyoruz. Onun bizler için uygun gördüğü yaşam tarzımızı sorguluyoruz?
Neden onun kullarını o her şekilde affederken bizler yargılama gereği bile duymadan infazlarına karar veriyoruz? Bir kez daha düşünün isterseniz.
Halk arasında kullanılan ve benim de çok sevdiğim bir özdeyiş vardır. "Ne keser ol hep bana hep bana Ne rende ol hep sana hep sana Testere gibi ol bir sana bir bana" Bu konular derin ve hassas…
Benim naçizane fikrim ise Allahu Teala Yarattığı insanın her eylemini alnına değişmeyecek bir yazı olarak yazmış olsaydı diyorum ceza ya da mükafat vaat eder miydi ? Madem ki hayatımızda her şey belirlenmiş , değiştirilemez o zaman bu dünyaya gerek olur muydu ? insanların kukladan bir farkı olur muydu ? Diyorum.
Bana göre doğumumuz ve ölümümüz Alın yazımız. Bu bir gerçek ve değiştirilemez. Kaderimiz ise dünyanın neresinde, nasıl bir toplumda , nasıl bir inanç sisteminin içinde ve nasıl bir ailede doğduğumuz ile ilgili. Ait olduğumuz aile , yaşadığımız ülke ve çevre ise bizim kaderimizdir. Kader ise insan yaşamı içinde değişebilir bir kavramdır diye düşünüyorum.
Saygılar
Ayşegül Atalay
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir, teşekkür ederiz.
YORUM YAZ
Yorumlar
Toplam 1 yorum mevcut
kadir yazıcı12 yıl önce yorumlandı
çok doğru bir tespit yapmışsınız.yaşamak ve ölmek kader dir.ama ölüm anı önceden yazılmaz.bunu bazen kendimiz bazen çevremiz yani dış etkenler belirler.asıl belirleyici bizleriz.süleyman ateş hocamızın dediği gibi ölümü alın yazısına bağlamak insanların acılarını hafifletmek için seçtiği yöntem.yaradan herşeyi insanlara baştan sunmuş.bundan sonrasıni bizlere bırakmış..
YorumlarToplam 1 yorum mevcut
kadir yazıcı 12 yıl önce yorumlandı
çok doğru bir tespit yapmışsınız.yaşamak ve ölmek kader dir.ama ölüm anı önceden yazılmaz.bunu bazen kendimiz bazen çevremiz yani dış etkenler belirler.asıl belirleyici bizleriz.süleyman ateş hocamızın dediği gibi ölümü alın yazısına bağlamak insanların acılarını hafifletmek için seçtiği yöntem.yaradan herşeyi insanlara baştan sunmuş.bundan sonrasıni bizlere bırakmış..