ANNE CANDIR
Geçen yaz İran’da Kazvin’de bulunan İmam Humeyni Uluslar arası Dil Okulunda kırk küsürlü hava sıcaklığının altında dersteydik. Bu arada belirtmem gerekir ki sınıfımızda başta Türkiye, Rusta, Gürcistan, Suriye, Mısır, Japonya, Ermenistan,Tacikistan, Pakistan, Keşmir gibi çeşitli ülkelerden kimi Lisans, kimi yüksek lisans , kimi de doktora öğrencisi olan doktora öğrenciler(birkaç tane de asistan Öğretmenler) vardı. Dersimiz Şifaahi yani Farsça Konuşma idi. Hocamız herkesten kendisi için önemli olan bir konuyu tahtaya çıkarak arkadaşlarına anlatmasını istedi. Sıra bana geldiğinde aklıma ilk gelen şey annem olmuştu. Bu konuyu “Maderi” yani Annelik başlığı altında sunmaya başladım. Sözlerime şöyle başladım. Değerli arkadaşlarım ben sizlere bugün Annelik konusunu seçtim. Çünkü Anne hayatın özü, mayasıdır. Dünyanın hiçbir yerinde bir insan olmaz ki, Anne sevgisine ihtiyaç duymasın.Anne hayatta en sağlam dayanağımızdır. Hayatı bize ilk öğreten el Anne elidir.İlk dayandığımız sırt Anne sırtıdır.Onun varlığı bile bize deva olur.Sesi ile teselli bulduk, uyuduk..Şarkılarıyla eğlendik, mutlu olduk…Sevgiyi kollarında öğrendik…O’nun şefkatiyle insanları sevebildik, ünsiyet kurduk. Her dinde Anne’nin yeri özeldir,önceldir.Bizim Sevgili İslam Peygamberimiz Hz.Muhammed S.A.V bir hadislerinde şöyle buyururlar: “El cennetu tehte akdamul ummehat” (Şimdi size Farsçaya çeviriyorum: “Beheşt ziri pahaye Maderan est” Ve Sevgili arkadaşlarım, İslamın hayat kitabı olan Kur’an da kadın ismi alan sure vardır. Sizin de bildiğiniz İsa Nebinin A.S mübarek annesi… Meryem Suresi… Ve yine Mücadele Suresi vardır…Mücadeleci kadın anlamında…Ve en önemlisi Nisa Suresi yani Kadınlar vardır…Oysa dikkat ediniz Rical yani Erkekler suresi yoktur…Sözlerimi Annelerin saygı gördüğü güzel günlere ulaşmamız dilek ve temennilerimle kapatır Kıymetli Hocama ve siz değerli arkadaşlarıma saygılarımı sunarım…”
Benden sonraki arkadaşlardan sonra Hocamız tahtaya geçti ve “Değerli arkadaşlar, dostlar şimdiye kadar konuşan arkadaşlarınızdan hangisinin sözleri sizi etkiledi?” diye bir soru sordu. Arkadaşlardan Rusya’dan Ruso Ghvamichova söz istedi ve dedi ki:” Ben şimdiye kadar konuşan arkadaşlarımdan Türkiye’den gelen Ayşe Kaş’ın şu sözlerini çok beğendim. Kendisi o sözün İslam Peygamberine ait olduğunu söylemişti. Doğrusu çok beğendim ve etkilendim. Galiba şöyleydi:”Cennet Annelerin Ayakları altındadır.” Sınıfta bir alkış koptu. Ve ikinci olarak Hindistan’dan bir arkadaşımız izin aldı ve şöyle dedi:” Sevgili arkadaşımız haklıdır. Ben de bu söze derin saygı duydum.Bizim inancımız İslam olmasa da Hindistan’da kendi değerlerimiz vardır.Bütün dünyada Anne saygıdeğer bir mevkiye sahiptir.Bizim inancımızda öyledir.Biz de mesela Annelerimizin ayağının altını öperiz.”
Evet, bu güzel ortak noktada hem fikir olmak çok güzel bir şeydi doğrusu. Dersten sonra yine konuştuk.Sahiden de Annelik, her gönlün hitap aradığı bir meşaleymiş. İnsan ruhu içindeki giriftlere Annesinin tılsımlı ninnilerini doldurmuş, ömrünün her karesinde, yaşamın her safhasında Annesiyle dertleşmek, Annesiyle halleşmek, Annesiyle çözüm üretmek ihtiyacıyla yoğrulmuştur. Her gönlün Sultanı Anneymiş meğer şu atmosferde herkesin kendi anadili dışında öğrenmeye çalıştığı başka bir dille ifadeye çalıştığı özel duyguyu paylaşırken duygulandığını görmek insanı karışık bir his metaforuna götürüyor…Annelerin kucak dolusu sevgilerle anıldığı gibi değerlerinin de bilinmesi elbette elzem olan şeydir. Bir şeyin tatbiki konuşulmasından önemlidir. Anneler gününde Anneleri yüceltenlerin sıradan günlük yaşam sendromlarında da onlara özel statüler kazandırmaya çabalamalarını beklemek gerekmektedir. Çalışan Annelerin sıkıntıları malum. Çalışmayan Annelerin de bir o kadar desteğe ihtiyacı var. Ha bir de benim gibi hem okuyup hem de çalışan Anneler var ki, sormayın gitsin. Bunların nasıl ortamlarda nasıl koşullarda yaşam mücadelesi verdiklerini takip edecek elbette kurum ve yetki sahipleri vardır. Ama ne kadar ne ölçüde? onu sormak lazım. Kadın saat beşten sonra eve geliyor. Otobüsten, metrodan sonra şişen ayaklarının iniltilerine kulaklarını kapayarak…Sonra eve hızlı bir beyzbol oyuncusu gibi koşuyor mutfağa…Sonra banyoya..Ortalık karışık..Ev toplanmalı…Ha bu arada yarına giyilecekler hazılanmalı…eş gelecek o çok yorgun! Evi düzenli görmeli sinirlenmemeli…Ve derken yemek yenir..Bulaşıklar makinaya dizilir…Çocukların dersleri derken uyuma zamanı gelir…A bir bakarsın çocuğun ateşi çıkmış…Eyvah eş uyumuş…İlk iş ağrı kesici Anne nöbette…Gece uzun Anne her yolu deniyor..Soğuk pansuman bezle…Yok düşmüyor..Sirke mi? Yoksa ne yapmalı? Abartmasamm mıı? Eş uyuyor. Seslenmek olur mu? Uykusu bölününce kızacak..Ama çare yok..Çocuk ateşli bir baksan?” Şey yap..Ateş düşürücü ver…” “ Verdim… “Hı…iyi. “Ama düşmedi…” Duş aldır duş…” Aaa aptal kafam nasıl unuttum…Tamam hemen..Sen uyu ben yaptırırım şimdi.” İyi uyandırma durmadan uykum kaçarsa biliyorsun uyuyamıyorum sonra” Tamam canım sen uyumana bak. Ben hallederim Hay Allah gel birazda okuyayım Annem sana dua da şifa vardır. Hadi şimdi banyoya…”Uzun gece Anne nöbetçidir.Sabahın ışıklarına kadar okur her bildiği sureyi evladına…Sabaha karşı uyandı.Su gibi olmuş pijamaları değiştirdim.Sırtına havlu koydum uyudu.Düştü ateşi çok şükür…”Şimdi işe gitmeden önce aradım Öğretmenini gelemeyecek dedim. Evde Ablası gelene kadar uyusun. Canım sen kahvaltısını yaptrır mısın? İlaçları masada.Kahvaltıda hazır. Tamam şimdi çıkıyorum ben hoşça kalın…
Annelerin yükü çok.Annelerin çilesi çok.. Annelerin arkasında duran destekleri yok…Anneleri anlayan yok…Annelerin baş tacı olduğu dünyaların projeleri var ama tatbikatları yok… Anneler Gününde bu haykırışların cevapları hiç ama hiç yok…
Ayşe Ciplioğlu Kaş
Bu içeriğe yorum yapan ilk siz olun!