BİR UMUT… BİR HASTA… BİR DERNEK… VE BİR BELEDİYE…
Bir umut; her şeye rağmen topluma karışmak, var olabilme çabası içerisinde bir birey olduğu gerçeğinin herkesçe bilinmesini istemek. Sağlık insan için en büyük servet demektir.
Bu servetinin kıymetini kaybedince anlamak çok acı olsa gerek…
Görsel olarak gördükleriyle kişiyi değerlendirmek kişiye yapılan en anlamsız ve haksız analizdir. Düşte gör demişler… Bir kere düştünüz mü? Ağzınızla kuşta tutsanız yaranamazsınız. Herkes için sıradan olanı hayal etmek ya da istemek, umut etmek…
Hiç kimse yaşadığı hayatı hak etti ya da hak etmedi diye yaşamaz. Hiç kimse suç işleyerek doğmuyor ki, bunu hak ettin diyebilelim. Ama herkes kaderini yaşar.
Zoru başara bilmek için, o kaderi kabul edip aynı yolda uzun süre beraber yolculuk edecekleri gerçeğini kabullenmek gerekir. Umut hep vardır. Umudunu yitirdiğin an çaresiz kalırsın.
Çaresizlik kötü bir şeydir. Bu nedenle tek çıkış yolumuz mücadele ve başarıdan geçmektedir.
***
Bir hasta; bir kas hastası, tedavi görmeden önce kendisinin de kas hastalığının ne gibi bir hastalık olduğunu bilmediği, tedavi sonucu acı gerçeği öğrendiği ilerleyici bir hastalık.
Birçok çeşidi olan kas hastalığı her hastada ayrı bir ilerleme örneği göstermekte.
Sonuç itibariyle hemen hemen hepside tekerlekli sandalyeye bağlı bir şekilde hayatlarını sürdürmekteler. Tek başına bir tekerlekli sandalyeyle hayat sürdürmek hiçte kolay olmasa gerek. Kas hastalığı engel grubuna girmediği gibi çok daha hassasiyet gösterilmesi gereken bir durum teşkil etmektedir. Bazı kas hastalarının sürekli yanında bir refakatçi gerekmektedir. Bir yerde düşüp ciddi yaralanma riskleri oldukça yüksektir.
Bir kas hastası; henüz ayakta kas hastalığının verdiği bir efelik görsel şekil ile ağır ağır adımlarla karşıdan karşıya geçmekte. Bir polis arabası durur ve kas hastasına; sen buranın dayısı mısın? Kime efelik taslıyorsun diyerek tartaklamaya başlar. Ne kadar kendisini ifade edip, ben kas hastasıyım dese de faydasızdır. Hafif bir dokunuşla kas hastası yere düşer. Ayakta sağlıklı olduğu görülmesine rağmen rüzgâr deyse yere düşecek bir güçsüzlüğe sahiptirler.
***
Bir dernek; bir birey olarak kendilerini ifade edemeyecekleri ancak bir dernek çatısı altında toplanarak bir bütün olarak seslerini duyurup var oldukları gerçeğini kabul ettirmeleri bu derneklere bağlıdır. Bahsettiğim Türkiye kas hastalıkları derneğidir. 1978 yılında prof. Coşkun ÖZDEMİR tarafından kurulmuş 34 yıldan itibaren de kamuoyu yararına hizmet vermektedir.
Zayıf kasları nedeniyle fiziki göçsüzlüklerinden dolayı sürekli fizik tedavi görmeleri gereken, rehabilitasyon hizmetlerinden faydalanmaları gereken hastalardır.
Bu gibi hizmetleri sağlamak içinde dernekler gereklidir.
Hastaların sosyal yaşamlarının kalitesini artırabilmeleri, topluma karışıp seslerini duyurabilmeleri, işe yaradıklarını hissetmeleri içinde üretmeleri gerekmektedir.
İşte bütün bunları yapabilmek içinde derneklerine ihtiyaçları vardır.
Bu dernek birçok alanda hastalara öncülük etmektedir.
Eğitim konusunda istihdam sağlayarak, eksiklerini tamamlayarak tek başına hayat mücadelesini kazandırmakta… Dernekler balık vermeyi değil, balık tutmayı öğretiyor.
Hoş Türkler balık ister yanına da rakı isterler!
Her biri ayrı hikâyesine sarılarak tekerleklerini çeviriyor derneklerinin yoluna doğru.
Büyük değil hayalleri, herkes için sıradan olan bir yaşantıdır istedikleri.
Güçsüz kaslarına ağır yükler bindiriyorlar ve başarabilirimin en büyük örneği ile toplumda yer edinmeye çabalıyorlar.
Toplumda yerlerinin olması onların hakkı iken onlar bu hak için mücadele ediyorlar.
Hem de bu olanağı onlara sağlaması gereken yerden.
***
Bir belediye; evet İstanbul büyük şehir belediyesi, yaklaşık iki yıl öncesinde olduğu gibi Şubat 21 de ikinci kez tahliye kararıyla kas hastalıkları derneğini, kas hastası üyelerini ve tüm toplumu şaşırtmıştır.
Ve birinci tahliye kararını durdurduğu gibi ikinci kez mahkeme tahliye kararına dur dedi.
İBB; Her ne kadar engelli kavramını kullanmak istemesem de (engellilere) yönelik yaptıkları çalışmaları herkesçe bilinmektedir. Eğitim de ve sağlıkta sığır açmış, insanların bu konuda takdirini kazanmış bir belediye hastaların yaşam kalitesini artıran bir derneği neden kapatmak istesin? AKP iktidarı ile hastalar evlerinden dışarı çıkmaya başladı. Hayatın dört duvar arasından ibaret olmadığını, sağlığı elverişli olmadığı için devletin evde bakım ücreti ödediği, asansörlü araç hizmeti sunduğu gerçeğini hiç kimse inkâr edemezken, hastaların kendisini bir bütün olarak hissettikleri derneğini neden ellerinden alsın?
Kanunen de (engellilere) bu özel insanlara birçok hak verilmesiyle kişilerin kendisine öz güveni artmış olmakla beraber önemsendiklerinin ve toplumda bir yerlerinin olduğunun da farkına varmış bulunmaktalar.
Bir büyük şehir belediyesine yakışanın bu olmadığının altını çizerek, değinmek istiyorum. Kas hastalıkları derneği tarafınızca kapatılmayı değil, desteğinizi beklemekte.
Yıllardır kasder tek araçla hastalarına sosyalleşmeleri konusunda zor şartlarda hizmet vermektedir. Belki bu sıkıntıları giderme ve hastalara ulaşım sağlama konusunda destek verebilirsiniz! Ve umuyorum ki İBB asla ellerimizi bırakmayacaktır…
Tarih; 29.02.2012
Bu içeriğe yorum yapan ilk siz olun!