Otizm kavramı ilk kez Leo konner tarafından 1943 yılında tıp literatürüne kazandırılmıştir. Dünyada farklı engel grubu olarak nitelendirilen otizm; dil gelişimi. iletişim bozukluğu, sosyal beceriler , davranış aktiviteleri bakımından dört ana grupta incelenmektedir. Bir otistik engelli insan da eksik davranışların hepsi olabileceği gibi bazıları da olamayabilir. Bu gün itibarı ile de hastalığın kesin olarak sebebi bilinememektedir.
Hastalık üç yaşına kadar olan süre zarfında anlanabilinir. Çocuk göz temasından kaçıyor, ismi söylenince bakmıyor, söylenileni duymuyor, parmağı ile istediği bir şeyi göstermiyor, akranlarının oynadığı oyunlara ilgi göstermiyor ve oyun oynayamıyor, bazi sözleri tekrar tekrar ilişkisiz ortamlarda söylüyorsa, konuşmada geri kalmışsa, dönüp duran bir cisime gözünü kırpmadan bakıyorsa, sürekli bir şeyler sıralıyorsa, sallanma ve çırpınma eyleminde bulunuyor ise otizm açısından değerlendirilmesi gerekir.
Hiç bir ebeveyn çocuğunun böyle bir engelinin olmasını elbette istemeyecektir. Zaten durum normal değildir. Burada aileye ve de devlete büyük sorumluluk düşmektedir. Aile tek başına bunun üstesinden kalkamayacagi gibi kendi içinde de karmaşaya ve fikir çatışmasına düşecektir. Özel rehabilitasyon merkezleri ve okullar otizm hastalarına bakmaktadırlar. Yeterli olup olmadıkları ise taktirişayandır. En basit örnek herkes çocuğunun elinden tutup evden çıktığında sorunlar başlayacaktır. Vatandaşların şehir içi ulaşımını sağlayan toplu taşıma araçlarının bazıları dışında fiziksel engelli vatandaşların kullanabilecekleri araçlar yetersizken otistik bir evladı olan ailenin evden dışarı çıkma hayali uzaya gitmek gibi bir düşüncedir.
Malesef tıpta dünyanın en iyi hekimlerine sahip bir ülke de yaşıyor olmamıza rağmen yanlış teşhis, mesleği kötüye kullanma, vatandaşı ciddiye almama gibi sebebler yüzünden onbinlerce vatandaş mağdur olmaktadır. Kulağına su kaçmış, duyma yetisi azalmış çocukların otizm teşhisi konularak, otistik çocuklarla aynı okullar da eğitim görmüş çocuklarımız bile var.
Engelli olmak; senin yasama hakkın yok, hakkın olan hayatına bu eksiğinle devam edeceksin demek değildir. Unutuluyor ki her bir birey zaten bir engelli adayıdır fakat çocuk çok başkadir. En hassas olmamız gereken değerdir. Çocuklarımız geleceğimizdir.
Çocuk acile gittiniz mi hiç ? Ya peki yataklı servislere ? Oda olmadı çocuk yoğun bakım odasında yarım saat geçirmek nasıl bir duygu bir bileniniz var mı ? İnsan aklı ve zekası ile vardır. Aklımızı yitirmemiz için otistik olmak şart değil ve lakin hepimizin görevi, en büyük görevi empati kurmaktir. Yol da gördüğünğz otistik engelli bir çocuk sizin de çocuğunuz olabilir(di).
Bu içeriğe yorum yapan ilk siz olun!