Demokratik Geçinen Mübarekler
Toplumsal devrimler halkın politize olup, iktidarı kendisinin belirleyeceği doğrultuda örgütlenen ayaklanmalardır.
Ortadoğu’daki ayaklanmalar devrim niteliğinde olup dünyanın yeniden şekilleneceğinin bir habercisidir.
Yıllarca sahte oylarla, farklı oyunlarla iktidara gelmiş liderler koltuklarını bir bir kaybediyorlar. Bu günlerde Ortadoğu’nun belirli bölgelerinde artık diktatörlerin değil halkın sözü geçiyor.
Tunus, Mısır, Libya halkı yoksulluktan, ezilmişlikten, baskıdan bunalmış, çok iyi örgütlenip, ayaklanarak artık sıra bizde demişlerdir.
Bazıları bu değişim dalgasının Ortadoğu’yu yeniden tasarımlamak isteyen büyük güçlerin bir oyunu olduğunu düşünüyorlar. Lakin her şey açık ve seçik görülüyor ki bu çarkın dışarıdan döndürülmediği, kendi içyapılarında döndürüldüğü gerçeğidir.
Bu değişimler dışarıya bağlı olsa bile önemli olan yıllarca iktidarı ele geçirmiş liderlerin gitmeleri ve halkın kendi iktidarını kendisi seçerek demokrasinin yerleşmesidir.
İlginçtir ki Mısır, Tunus, Libya ile bugünün Türkiye'sini aynı göstermeye çalışanlar, unutmamalıdırlar ki Türkiye'de halk, değişim mesajını tüm dünyaya ayaklanma ve kanla değil, 2002 seçimlerinde ki sandıkta vermişti.
Yani demokrasinin olmazsa olmazı olan seçimlerde Türkiye'de ki Kaddafi, Bin Ali ve Mübarek gibiler diskalifiye edilmişti.
Dünya Mısır, Tunus, Libya, Cezayir ve Fas gibi ülkelerdeki rejimlere Türkiye model olabilir mi diye düşünürken ne yazık ki bizim mübarekler o ülkelerle Türkiye'yi aynı kefeye koymaya çalışıyorlar.
Ortadoğu ülkelerinin şaibeli hükümetlerinin yıllarca baskıcı bir şekilde iktidarda olmasının nedenlerinin başında sivil toplum örgütlerinin tam olarak yerleşmemesi gelmektedir.
Sivil toplum olarak çabalarımızın ana nedeni demokrasi ve özgürlüklerin tam olarak yerleşmesi ve insan refahıdır.
Sivil toplum örgütleri iktidarların yapmadığı uygulamaları yaptırmak için halkın sesi de olmuştur, bundan sonrada olacaktır.
Fakat demokratik seçimlerle iktidara gelmiş bir partiye sırf muhalefet olmak için, darbecilerin peşinden giden ve birçok suçtan yargılanan bir örgüte üye olmak isteyen muhalefet partisinin peşinden gitmekle sivil toplum örgütü olunmaz. Sadece o partinin arka bahçesi olunur.
Bu nedenle sivil toplum kuruluşlarının amaçları sadece hükümete muhalefet yapmak değildir. Biz sivil toplum temsilcilerinin öncelikli görevi özgürlüktür, demokrasidir ve insan haklarıdır.
Ortadoğu ülkelerinde muhalefet yok muydu? Tabi ki vardı. Demek ki demokrasi tam olarak yerleşmediği sürece iktidarları değiştirmek için sadece muhalefet olmak yetmiyor.
Bir ülkeye demokrasi ve özgürlük tam olarak yerleştiği zaman o ülkede hiçbir lider halkı kandıramaz ve halk istemezse yıllarca iktidarda kalamaz. Eğer hükümetlerin bir hatası var ise sivil toplum örgütlerinin, kitle iletişim araçlarının ve internetin yoğun olduğu günümüzde inanın bu hatalar gizli kalmaz ki Libya ve İran gibi internetin çok kısıtlı olduğu ülkelerde bile insanlar her bilgiyi çok kısa sürede alıp, haberleşip ve sonradan örgütlenebiliyorlar.
Yeter ki adil, dürüst, özgür seçimler yapılarak halkın verdiği oylar gerçek sahibinin hanesine yazılsın.
Nihat Altay
STDM Aktivisti
Bu içeriğe yorum yapan ilk siz olun!