Dergâh malları Alevilerin mi Bektaşilerin mi?
Uzun süredir Alevi meselesini tartışıyoruz. Başından beri en kolay çözülebilecek mesele olarak baktığım bu konu ne yazık ki gelip "Cemevi ibadethane mi değil mi?" hatta "Alevilik din mi?" gibi garip bir tartışmaya dayandı ve aşılamıyor.
Alevilerin bir kısmı bilinçli bir biçimde bu dayatmayı yaparken, AK Parti'de "yeni bir din"e yol vermem noktasında... Bu da yapılması gerekenlerin ertelenmesine yol açıyor.
Aynı şeyi Kürt meselesinde de yaşıyoruz. Oysa bu kadar karmaşık görünen derin sorunların çok basit ve çok çeşitli çözüm yöntemleri var.
Alın Alevi meselesini... Bu konuda "inanç merkezi" yaklaşımıyla ilk adım atılabilir.
Bir süre önce cumhuriyet döneminde Alevilerin el konulan mal varlıklarıyla ilgili yazım üzerine Bektaşi âleminin Hakka yürüyen "Dedebaba"larından Doç. Dr. Bedri Noyan'ın "Halifebaba" olan oğlu Kurtcebe Noyan aradı. Kurtecebe Noyan, bir Bektaşi olarak kilitlenen cemevleri sorununa ilişkin şöyle bir çıkış önerdi:
"Devletin bir Alevilik ve Bektaşilik tanım yapmasına gerek yok. Cemevi ve Meydan Evi inanç merkezi olarak kayıtlara girsin yeter."
Noyan bu kısa çözüm önerisini sunduktan sonra sözü dergâh mallarına getirdi:
"Sizin yazınızda sözünü ettiğiniz dergâh mallarının hepsi Alevilere değil Bektaşilere aittir. Dergâh kurum olarak Bektaşilerde var. Örneğin Şahkulu Dergâhı, Karacaahmet ve Abdal Musa bir Bektaşi dergahıdır. Alevi arkadaşlar bir dernek kurarak buraları sahiplenmişlerdir. Bu doğru değil."
Devamı
http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/ovur/2012/08/12/dergh-mallari-alevilerin-mi-bektasilerin-mi
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir, teşekkür ederiz.
Bu içeriğe yorum yapan ilk siz olun!