İnancımın beni götürdüğü doğruluk yolunda yürürken, asla çıkar ve menfaat gözetmeden bir değil, birkaç pencereden bakarak konuları ele alma gayretindeyim.
Gündemi sarsan olayların en önemlisi şüphesiz ki Rojova’da, katledilen Müslüman Kürt halkının katledilmesidir. Ancak insanlar öylesine parçalanmış, öylesine bölünmüş ki, masum çocukların ölümüne bile sessiz kalacak kadar kendisini soyutlamış, kendi kavgası için kuşanıp çatışmaya hazırlanıyor.
Aylarca gezi parkı için halk sokaklara döküldü.
Belki bir ağaç, belki bir inanç belki de bir bütünlük için insanlar el ele verdi aynı yola yürüdü.
Diğer yanda Rojava’da, Müslüman Kürtler katledildi, edilmeye de devam ediyor.
Şimdi soruyorum; nerede bu bir ağaç için el ele gezen aynı inanç için aynı yolda yürüyen halk?
Bir ağaç kesilmesin diyen, bunun için direnen insanlar, nasıl oluyor da, çocukların öldürülmesine sessiz kalabiliyor?
Çocuklar yoksa kestirmediğiniz ağaçlar neye yarar?
Çocukların kesilen başlarına seyirci kalıyorsanız, kavganız lehinize değil, aleyhinize sonuçlanır.
Ve şimdi Ergenekon darbesi çocuk ölümlerin üstünü örtüyor.
Şimdi Rojavaya herkes kulak tıkamış, gözünü kapatmış, vicdanını karartmış Ergenekon darbesi savunuculuğunu yapıyor.
Eğer kahramanlar, liderler gerçek kahraman ve liderler ise, kahraman ve liderlerin övgüye ya da savunulmaya ihtiyacı yoktur.
Ancak çocukları hepimizin korunmasına, savunulmasına ihtiyacı vardır.
Uzantısı 2007 yedilere kadar dayanan Ergenekon davası yeniden gündemi ve insan güvenini yerle yeksan etti.
Ergenekon tutukluları hiçte küçümsenecek güçte kişiler değil…
Savcısından, hâkiminden, avukatından, generalinden tutunda diplomatından, bürokratından, gazetecisinden vs… bu güçlerinde savunulmaya ihtiyacı yoktur.
Ama…
Ama’sı, çocuklar öldürülüyor.
Onların savunulmaya ihtiyacı var.
Onları koruyacak yok mu bir devlet…
Devlet, Milet yıkımları arasında kalmış çocuk cesetleri...
Savcıların, hâkimlerin, bürokratların, diplomatların suçlandığı bir tarihti yazıyor gündem.
İnsanlığın gölgesinde yürüyen başka bir yüz, acımasızca çocukların boynuna doladığı ipi çekiyor. Çocukların masum tebessümü çarpıyor yüzümün tam ortasına.
İşte o an şakağından vurmak istiyorum tüm insanlığı…
Devlet, devlet baba olmaktan çıkmış, kendi çocuklarının öldürülmesine göz yummuş.
Kimdir, yara alan?
Halk mı, yoksa devlet mi?
Kimdir güçlü olan?
Devlet mi, millet mi, yoksa öldürülen masum çocuklar mı?
Kimdir suçlu?
Sessiz kalan halk mı, koruyamayan devlet mi, yoksa ölen çocuklar mı?
Kim kazanacak, ya da neyi kazanacak bilmiyorum ama?
Çocuklar kazanacak… Çocuklar cenneti kazanacak… Seyirci kalanlar çocukların masum bakan gözlerinde ki haklı adaletle yargılanacak…
Masumiyeti öldürdünüz, artık yazabilecek hiçbir kanun yoktur. Bundan böyle kanununuzun bende hiç bir hükmü yoktur…
Bu içeriğe yorum yapan ilk siz olun!