DÜNYA TÜRK İSLAM BİRLİĞİ’NE NEDEN MUHTAÇ?
Hemen her gün dünyanın farklı bölgelerinden çatışmaların, katliamların, saldırıların haberlerinin geldiği; mazlumların kanının aktığı; kadınların, çocukların, yaşlıların mağdur edildiği; binlerce insanın evlerini terk edip mülteci olmaya zorlandığı; terör eylemlerinin insanlara büyük korkular yaşattığı; pek çok insanın açlık sınırında yaşadığı, ekonomik krizin hız kesmeden devam ettiği kısaca fitnelerin ve kargaşanın dünyanın dört bir yanını sardığı bir dönemin içindeyiz. Siz bu satırları okurken dünyanın dört bir yanında çatışmalar, iç karışıklıklar kesintiye uğramadan hızla devam ediyor. Bu nedenle Tunus, Mısır, Libya gibi Kuzey Afrika ülkeleri ile Yemen, Suriye, Irak gibi Ortadoğu ve Arap ülkelerinde gerçekleşen ayaklanmalar, tüm dünyayı saran ve şiddeti gittikçe artan ekonomik kriz yalnızca Müslümanların değil vicdan sahibi herkesin üzerinde önemle düşünmesi gereken olağanüstü gelişmelerdir. Elbette dünyanın çeşitli bölgelerinde vicdan sahibi kimseler, kendi imkanları ölçüsünde bu insanlara yardım etmeye çalışmaktadırlar. Açlık çeken bölgelere insani yardım paketleri ulaştırılmakta, savaş ve çatışmaların yaşandığı yerlerde barış elçileri mağdurları korumaya çalışmakta, hemen her ülkede suça ve ahlaki dejenerasyona karşı çalışmalar yürütülmektedir. Ancak bu girişimler genellikle bölgesel faaliyetlerle ve mevcut sorunların çözüme kavuşturulması hedefi ile sınırlı kalmaktadır. Oysa insanlara acı ve sıkıntı veren her türlü sorunun tamamen ortadan kaldırılması, tüm dünyanın huzura, güvenliğe ve refaha kavuşması mümkündür.
YAŞANAN TÜM BU GELİŞMELER GÖSTERMEKTEDİR Kİ; BUGÜN YALNIZ İSLAM DÜNYASININ DEĞİL TÜM ÜLKELERİN İHTİYACI OLAN EN ÖNEMLİ VE ACİL KONU, TÜRK İSLAM BİRLİĞİ’NİN KURULMASIDIR. Bu birlik, günümüzde yaşanan pek çok sorunu köklü olarak ortadan kaldıracaktır. Gerek ekonomik refah, huzur ve güvenlik; gerekse dünya barışının sağlanması, yeryüzünde din ahlakının yayılarak, terör, katliam, açlık, ahlaksızlık, dejenerasyon gibi olumsuzlukların son bulması için bu birliğin acilen kurulması gerekmektedir.
Ancak İslam dünyasıyla birlikte Amerika, İsrail ve Avrupa ülkelerinin de bu birliğin gerekliliğini ve aciliyetini anlamaları hayati önem taşımaktadır. PEKİ NEDİR TÜRK İSLAM BİRLİĞİ? BU BİRLİĞİN ACİLİYETLE KURULMASI NEDEN HAYATİDİR?
Öncelikle şunu hatırlatmakta fayda görüyorum: TÜRK İSLAM BİRLİĞİ KONUSUNDA YAPILAN EN BÜYÜK HATA, BU BİRLİĞİN TÜRK IRKININ ÜSTÜNLÜĞÜNÜ VURGULAYAN VE MÜSLÜMAN OLMAYAN ÜLKELERİ DIŞLAYAN BİR BİRLİK OLDUĞUNUN ZANNEDİLMESİDİR. OYSA BU BÜYÜK BİR YANILGIDIR. Türk İslam Birliği'nin kurulması sadece İslam aleminin değil, her dinden, her milleten ve her düşünceden insanın kurtuluşu olacak, bu birlik tüm dünyaya sevgi, kardeşlik, dostluk, bolluk ve bereket getirecektir. Bu birliğin beraberlik çağrısı, etnik kökene, ekonomik koşullara ya da coğrafi duruma göre yapılmayacak; ırk, dil ve kültürel özelliklerden kaynaklanabilecek her türlü husumet, bu birliğin çatısı altında ortadan kaldırılacaktır. Söz konusu birliğin beraberlik anlayışı, bir toplumun diğerine, bir kültürün ötekine, bir grubun başkasına üstün gelmesine dayalı değil, hepsinin bir diğeri ile eşit olduğu hoşgörü, sevgi ve dostluğa dayalı dayanışma ruhu olacaktır.
BATI DÜNYASI İÇİN TÜRK-İSLAM BİRLİĞİ NE ANLAMA GELMEKTEDİR?
Türk-İslam dünyasında kurulacak bir birlik, bu ülkelerin sahip olduğu tüm avantajları birleştirmek ve en iyi şekilde değerlendirmek açısından büyük bir öneme sahiptir. Aynı derecede önem taşıyan bir diğer nokta ise, bu birlik sayesinde Türk-İslam ülkeleriyle Batılı ülkelerin gerek ekonomik gerekse siyasi ilişkilerinde sağlanacak olan uyumdur.
Türk-İslam Birliği sayesinde öncelikle Türk-İslam devletlerinin Batı ülkeleriyle ilişkilerine istikrar ve düzen hakim olacak ve bu ilişkilerin hızla güçlendirilmesine önemli bir katkı sağlanacaktır. Söz konusu ülkelerin uluslararası sahada daha etkin bir pozisyon kazanması da yine bu birlik ile mümkün olacaktır.
1- EKONOMİK AÇIDAN:
Pek çok Türk-İslam ülkesinin acil ihtiyacı, ekonomilerinin istikrara kavuşması ve sağlam temeller üzerine oturtulmasıdır. Türk-İslam dünyasında endüstrinin gelişimine önem verilmesi, gerekli yatırımların yapılması zaruridir. Bütün olarak bir kalkınma projesi geliştirmek gerektiği de açıkça görülmektedir.
Ancak öncelikle belirtilmelidir ki; Müslüman ülkeler gerek jeo-stratejik açıdan, gerekse doğal gaz ve petrol başta olmak üzere değerli enerji kaynakları ve doğal zenginlikler açısından çok büyük üstünlüklere sahiptir. Fakat bu gerçeğin aksine, sahip olunan kaynaklar ve stratejik imkanlar gereği gibi değerlendirilememekte ve Batı dünyası ile ekonomik ilişkiler sağlanamamaktadır.
Ancak kurulacak olan Türk-İslam Birliği ile daimi bir merkezin bulunması, birbirleri ile koordineli olarak çalışacak karar ve yürütme merkezlerinin oluşturulmasıyla Türk-İslam ülkelerinde ekonomik canlanma mümkün olacaktır. Ayrıca kurulacak merkezlerin çalışmaları sonucu Batılı ülkelerin Türk-İslam ülkeleri ile yapacakları ithalat ve ihracat faaliyetlerinde ve ülke sınırlarında hiçbir problem yaşamamaları sağlanarak, gerek ABD gerekse AB ülkelerine aynı zamanda güven de verilmiş olunacaktır. Bu sayede Batılı ülkelerin Türk-İslam ülkeleriyle yaptıkları ticaret hacmi artacak ve bu ülkelerin daha önce kullanma imkanı bulamadıkları tüm potansiyeller değerlendirilmiş olacaktır.
2- SİYASİ AÇIDAN:
Kuşkusuz Türk-İslam birliğinin kurulmasıyla AB ve ABD'yle olan ilişkilerde yaşanacak en önemli gelişmelerden biri siyasi anlamda olacaktır. ÖNCELİKLİ OLARAK, MERKEZİ BİR İDAREYE SAHİP OLACAK OLAN TÜRK-İSLAM DÜNYASI, İSRAİL, ABD VE AB ÜLKELERİ İLE SON DERECE BARIŞCIL VE UYUMLU İLİŞKİLERE KAVUŞACAKTIR. Kitle imha silahlarının kontrolü, terörizm, uluslararası suç ve çevre gibi konularda alınacak olan ortak kararlar ve yapılacak olan iş birlikleri tüm dünyayı olumlu etkileyecek gelişmelere vesile olacaktır.
Türk-İslam Birliği sayesinde İslam dünyasında her dinden, inançtan ve ırktan toplulukların ve İslam ülkelerine gelen yabancıların haklarının korunması, kendilerine güvenlik sağlanması ve saygı gösterilmesi Batılı ülkelerle olan ilişkileri daha da güçlendirecek ve Türk-İslam ülkelerine duyulan güveni daha da artıracaktır.
Türk-İslam dünyasının insan haklarının ve demokrasinin hakim olduğu, akılcı, sağduyulu ve adil bir liderliğe kavuşması, dünya siyasetinde değişen koşullara kolaylıkla uyum sağlayan bir esnekliğe ve gerekli stratejileri geliştirebilecek bir ileri görüşlülüğe zemin hazırlayacaktır. Bu gelişmeler sonucunda Türk-İslam Birliği dünyadaki gelişmeler karşısında yalnızca etkin olmayan tepkiler veren, kınamak ya da kanaat belirtmekle yetinen bir organizasyon değil, inisiyatif kullanabilen aktif bir merkeze dönüşecektir. Bu da kuşkusuz, gelecekte Batı dünyası ile olan ilişkilerde yaşanabilecek muhtemel sorunların daha kolay ve çok daha kısa sürede giderilmesini sağlayacaktır.
Ayrıca AB ÜLKELERİNİN, İSRAİL VE ABD'NİN TÜRK-İSLAM ÜLKELERİYLE İLGİLİ HERHANGİ BİR DURUMDA BAĞLANTIYA GEÇEBİLECEKLERİ BİR MERKEZİN OLMASI DA YİNE İLİŞKİLERİ GÜÇLENDİRECEK VE İLİŞKİLERE İSTİKRAR KAZANDIRACAKTIR.
3- KÜLTÜREL AÇIDAN:
Türk-İslam Birliği'nin kurulması halinde, Batılı ülkelerden gelen yabancıların Türk-İslam ülkelerine giriş ve çıkışları kolaylaşacak ve çok daha güvenli hale gelecektir. Yaşanacak bu gelişmeler sonucunda ise, aynı zamanda kültürel ve turistik geziler mümkün hale gelecektir. Birliğin yaptığı çalışmalar sayesinde Türk-İslam ülkelerinde uzun yıllardır gün ışığına çıkmamış bölgeler ve doğal güzelliklerin tanıtılması imkanı doğacaktır.
Türk-İslam Birliği'nin güvencesinde olan Batılı misafirler, tüm Türk-İslam ülkelerinde Kuran ahlakının gereği olan misafirperverlik ve dostlukla karşılaşacaktır. Bu gelişmiş ve medeni tablo, 21. yüzyılda daha da önem kazanan medeniyetler arası kültür alışverişini de mümkün kılacaktır. Yaşanacak kültür alışverişi sayesinde hem Türk-İslam ülkelerinin kültürlerinde bir canlanma yaşanacak hem de Batılı ülkelerin Türk-İslam dünyasına ve İslam ahlakına olan ilgileri ve hayranlıkları artacaktır.
Burada kısa bir şekilde özetlediğim bu konular; gerçekten sırf Türk-İslam dünyası için değil, gerek İsrail, gerek ABD gerekse AB ülkeleri için de hayati önem taşımakta ve bu birliğin aciliyetini gözler önüne sermektedir. Nitekim son dönemler içerisinde gerek İslam dünyasında gerekse Batı dünyasında yaşanan gelişmeler, hem bu birliğe olan ihtiyaca dikkat çekmekte hem de tüm dünyayı özellikle de İslam dünyasını çok büyük ve önemli değişimlerin beklediğini açıkça göstermektedir. Dünyaya ışık tutacak, hem Türk-İslam dünyasına hem de Batı dünyasına güzellik sunacak, yeryüzüne adalet ve barış getirecek büyük İslam medeniyetinin yeniden yeşermesi tüm inananların duasıdır.
İşte Türkiye'nin önderliğinde kurulacak olan Türk İslam Birliği, yeryüzünün bambaşka bir güzelliğe bürünmesine, bolluk ve bereketin müthiş artmasına, sanatın, estetiğin ve bilimin çok gelişmesine, güçlü ve köklü bir medeniyetin inşa edilmesine vesile olacaktır. ALLAH'IN İZNİYLE TÜRK İSLAM BİRLİĞİ MUHAKKAK KURULACAKTIR. BU, ALLAH'IN TAKDİR ETTİĞİ BİR KADERDİR.
Türk İslam Birliği'nin doğal lideri ise Türkiye olacaktır. Türkiye'nin liderliği tüm Türk ve Müslüman ülkeleri tarafından da gönülden kabul edilmekte ve istenmektedir. Bunun temelinde hem Türkiye'nin tarihi tecrübesi, hem de Türk Milleti'nin birçok olayla ispatlanmış olan güzel ahlakı vardır.
Daha önce de belirttiğim gibi Türk Milleti'nin lider olması isteği asla bir ırk üstünlüğü düşüncesine dayanmamaktadır. Yani, BUNUN ÖZÜNDE "BİZ LİDER OLALIM, DİĞERLERİ BİZE TABİ OLSUN" VEYA "BİZ ÜSTÜNÜZ, DİĞER IRKLAR BİZE TABİ OLMALIDIR" GİBİ AKIL VE MANTIK DIŞI, ÜSTELİK KURAN AHLAKINA DA HİÇ UYGUN OLMAYAN BİR DÜŞÜNCE YOKTUR. Söz konusu olan ahlaki bir üstünlüktür. Yapılacak olan liderlik de aslında korumaya, kollamaya, hizmet etmek için çileye ve sorumluluğa talip olma işidir, bir tür ağabeylik vasfıdır.
Unutmamak gerekiyor ki Türk-İslam Birliği, bir gönül-sevgi birliği, muhabbet birliğidir. Birliğin hedefi sanatta, bilimde ve teknolojide en yüksek noktaya ulaşmaktır. Kur'an-ı Kerim'in birçok ayetinde de inananların kardeş oldukları, birlik ve beraberlik ruhu içinde hareket etmeleri gerektiği, dayanışma halinde olmaları gerektiği bildirilmiştir.
“Bir de onlardan sonra gelenler, derler ki: 'Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçekten Sen, çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin.” (Haşr Suresi, 10)
TÜRK-İSLAM BİRLİĞİNİN KURULMASIYLA, SADECE TÜRK TOPLUMLARI VE MÜSLÜMANLAR DEĞİL, ALLAH’IN İZNİYLE TÜM DÜNYA AYDINLIĞA KAVUŞACAKTIR.
Bu içeriğe yorum yapan ilk siz olun!