GÜVEN DUYDUĞUMUZ YER HUZUR BULDUĞUMUZ YERDİR
Güvenin olduğu her yerde huzur ve mutluluk vardır…
Peki, en çok ne bize güven verir?
Huzurlu bir ortam mı, sevgi dolu bir insanın varlığımı, aile sıcaklığımı, insanların dürüstlüğümü yoksa hayat’a olan bakış açımız mı?
Güven kişiden kişiye değişir.
İnsan nefsi söz konusu olunca, bazen kendimize bile güvenimiz olmaz.
Başkalarına güvenmenin yanı sıra önce kendimiz ne kadar güvenilir birisiyiz, önce bunun analizini kendi kendimize yapmalıyız.
Güven karşılıklı mıdır?
Güven duyduğunuz birisi eğer güveninizi sarsarsa dolayısıyla karşınızdaki kişiye güvensizlik hissedersiniz ve bir daha asla güven duymazsınız. Kısacası güven karşılıklıdır.
Bir insanın bize güvenmesini nasıl sağlayabiliriz?
İnsanların güvenini kazanmak çok meşakkatli bir iştir. Her şeyden önce dürüst olmak gerek sonrasında sağlam bir temelin atıldığını, kendiliğinde güvenin oluştuğunu göreceksiniz.
Güvenle ilgili birçok örnek verilebilir.
Birincisi yalan konuşarak güveninizi kazanmış kişinin içinde güvensizlik sağlamak olağandır.
Emanet bıraktığınız bir eşyaya zarar verilmiş veya bir daha kullanılmaz bir hale getirilmesi güveninizi sarsabilir. Sevdiğiniz bir insanı teslim edip o’nu zarar görmüş bir biçimde görmeniz güveninizi bitirebilir. Güven duyduğunuz kişinin herhangi bir eşyanızı çalınmasına tanık olmanız o güveni kökünden söküp alır.
Sadece tanıdıklarımıza mı güven duymalıyız?
Tanıdık ve yakınlarımıza ister istemez güven duymak zorunda hissederiz kendimizi ancak bu ne kadar doğru oda tartışılır!
Bazen en yakınımızdaki, yanı başımızdaki insanın bize ihanetiyle yıkılırız, “bu yakınımızdır bize ihanet etmez deyip” körü körüne güven duyduğumuzun resmi olur boynumuza asılır paslı bir zincir gibi…
Kim bilir belki de en yakınımıza olan güvenimizdir en büyük güvensizliğimiz!
Bizler kimlere güvenmeliyiz?
Yabancılara güvenilmez gerçeği mevcuttur her zaman ancak bu sadece bir önyargıdan ibarettir. Tanıdık ve akrabalar güvenilir, tanımadıklar, yabancılar güvensizdir fikri hiç doğru bir fikir değildir belki de? Güvensiz bir tanıdığınıza sırf tanıdığınızdır diye güven mecburiyeti hissediyorsanız, bunun adı güven değil, mecburiyettir.
Bu aşkta ve sevgide de böyledir.
Size yalan söyleyen, sizi aldatan, arkanızdan türlü dolaplar çeviren ahlaksız birisine sırf sevdiğiniz için katlanıyorsanız bunun adı da güven değildir.
Önce kendinize güveneceksiniz sonra tüm yaşamış olduğunuz güvensizliklere rağmen güvenmeyi öğreneceksiniz.
Güven kişinin kendisine ve çevresine karşı duyduğu sevgiden, saygıdan oluşur.
Etrafımız sayısız güvensiz insanla dolsa bile bizim kendimize, çevremize karşı olan güvenimiz güvensizliklere karşı atılan bir tokat olarak çarpacaktır…
Güvenilir olmayı herkes kendisine meziyet edinmeli çünkü güvenin olmadığı yerde kişilik ve karakterde olmaz. Kişiliği, karakteri sağlam insan zaten güvenilir olmayı da hak etmiş demektir…
Güven ana kucağı gibidir…
Ana kucağının sağladığı sıcaklık kadar sıcaklık verir güven.
Siz siz olun güven duymadığınız yerlerden uzak durunuz.
Bulunduğunuz her yerde güvenilir, güven sağlayan kişi olun.
Güvenilir bir aile, güvenilir bir nesil, güvenilir bir toplum oluşturmak için ne kadar güvenilir olduğumuzu önce bir kendimiz düşünmeliyiz.
Annenize, babanıza, eşinize, çocuğunuza karşı duyduğunuz özgüvenle hayat’ın zorluklarına karşı daha bir dik duruşla durabilirsiniz. Aile içi özgüven kişilerin emin adımlarla yürümesine ve kişiliklerin oturmuş olup, başarıya doğru açılan en önemli kapıdır. Çocuklarınızın kendilerine olan özgüven kapılarını açık tutmayı unutmayınız.
Bu içeriğe yorum yapan ilk siz olun!