Dünler ve yarınlar uçlardadır, ortası yaşadığın andır.
Koca hayat diye bildiğimiz yılların garantisi yoktur çünkü ölüm başucumuzda durur.
Bitmez diye sandığımız o koca ömür aslında yaşadığın andan ibarettir.
Biz insanlar için hayat veresiye bir defter mi?
Yoksa bizler hayatı taşıyan köleler miyiz?
Hep bir koşuşturma, çabalama, başarma kavgası içerisinde olan insan, güven elde etmekle, kendi arzularını tatmin etmekle büyük bir güç kazanmışçasına övünür kendisiyle…
Hiçbir güç, hiçbir övgü gençliğimizi geri getirmeyecektir bize.
Güzel olduğu kadarda acı doludur yalancı hayat.
Bizler ölümlü dünyayı görmek, yaşamak için mi?
Yoksa ahretimiz için çalışmak için mi geldik yeryüzüne?
Cehennemde insan içindir, cennette insan içindir.
Demek ki, hayatın bir tarafı siyah, diğer tarafı beyazdır.
İsteyen iman eder beyaz tarafta yer alır, isteyen imanını yok sayar siyah tarafta saf tutar.
Azınlık çoğunluğa tabidir çoğu kez.
Azınlığın doğrusu çoğunluğun yanından geçemez ancak istisnalarda kaideyi bozmaz.
Doğru yolu seçenler cennetin kapılarından sonsuz bir huzura erecekler.
Yanlış yolda yürüyenler cehennemin kor ateşlerinde yanacaklar.
Günümüz gerçeklerinden yola çıkarak, çoğunluk cennette mi yoksa cehenneme mi gidecek?
Yeryüzünde iyilik mi yoksa kötülük mü galip gelecek bilinmez ama insan yaratanın affına sığındığından dolayı pişmanlık içinde yapılan kötülüklerin affı gelecektir?
İnsanlar mı hayata gömülmüş?
Yoksa hayat mı insanları yutmuş?
Bir yanda insanı yutan hayat var, diğer yandan hayatı kirleten insan var.
Galip gelen insan mı? Yoksa hayat mı olacak?
Beyazı siyaha giydirmek bazı günahların üstünü örtmeye yetmeyecektir…
Adı olmayan bir ihanetin kurşunuyla vurulmak var bu dünyada.
Kirpiklerimizin ucunda donan kanın acısında boğulmak var.
Göğsümüzde sökülerek alınan bebeğimizin çığlığında susturuluruz.
Helal sütü boğazında kalmış bir bebeğin üstünden gitmez anne kokusu.
Köpeklere atılan bir kalleşin leşini koklamak nasıl mide bulandırıyorsa, yaşamakta öyle mide bulandırır bazen...
Damarlarında zehir dolaşan bir gençliğin ucunda durur ölüm…
Irzına geçilmiş bir bebek ahtı yeri göğü yırtar, hangi iyilik bu günahın üstünü örtmeye yetecek?
Ruhunu kötülüğe teslim etmiş bir gelecek, hiç gelmeyecek.
Ruhunu bedeninde tutmayı başaran dünyanın kahramanıdır.
Aslında herkes kendi öyküsünün kahramanıdır.
Vebalini taşıdığımız her şeyin bedelini ödeyeceğimiz güne kurarız ölüm saatimizi.
Sağır bir sessizliğin uğultusunda film şeridi gibi pişmanlıklar geçer gözlerimizin önünde ama son pişmanlıklar fayda etmeyecek.
Siyah karanlıktır, kötülüğü simgeler.
Beyaz aydınlıktır, berraklığı, iyiliği simgeler.
Hayatımızda beyaz sayfalar açmak, aydınlık bir dünyanın kapılarını aralamak, geçmişe ve geleceğe umut serpmek, ışık saçmak için kötülüğe uzak, iyiliğe yakın durmak dualarımla huzura doğru yüzünü dönen bir insan topluluğu yürüsün cennette doğru…
Bu içeriğe yorum yapan ilk siz olun!