HAYKIRA HAYKIRA SÖVÜN, KÜFREDİN!!!!
Osmanlı”nın yıkılması ile birlikte darmadağın olan İslam alemi ikiye bölünüp birbirlerinin zıttı iki uzak yana savrulmuşlardır.
Batı beslemesi, kölesi ve köpekleri Arabistan yarım adasında ki petrol zengini aşiret devletcikleri ve SAUDİ AMERİKA devleti merkezli Araplar ile hint okyanusundan başlayıp balkanlara kadar uzanan zayıf, fakir, sahipsiz çok kalabalık nüfusları olan birbirlerinden uzak, kopuk Amerikan, İngiliz, Rus devşirmesi mankurtlar tarafından yönetilen onlarca irili ufaklı devletler olarak bölünmüşlerdir.
1990 yılında Sovyetler birliğinin çöküşü ile birlikte Amerika önderliğinde ki profesyonel hristiyan terörist devletlerinin ürettikleri silahları denemek, kullanmak ve satmak için İslamı ve Müslüman devletleri yeni düşman olarak belirlediklerini bizzat Obama”dan önce ki ABD başkanı İsrail uşağı baba- oğul PUSCH”lar tarafından açıkça dile getirilmişti. Hatta oğul Busch haçlı seferi olarak nitelendirmişti Afganistan ve Irak işgallerini.
Dikkat edin dünyada ki enerji kaynaklarının yüzde 80 ni Türk ve İslam ülkelerinin coğrafyalarında bulunuyor. (Kafkaslar, ortaasya ve Ortadoğu”da ki doğalgaz, petrol ve uranyum)
Sadece hırıstiyan ABD ve Avrupa değil ezeli ve ebedi Türk düşmanı iki azgın katil Çin ve Rusya”da ortaasya ve Kafkaslarda ki Türklerin enerji yatakları ile dolu topraklarını halen işgalleri altındaq bulundurmaya devam ediyorlar. Özellikle doğu TÜRKİSTAN Çin canavarının zulmü altında bulunuyor. Bilinçli ve imanlı Türk ve Müslüman Çin malı almamayı acaba ne zaman imanının ve milli gururunun gereği olarak düşünecek ve uygulayacak.( NOT: Yazımın bu satırlarını okuyan dostum, arkadaşım, okurum yazıyı okumaya ara verim şu anda kendi üzerinde, masasında, etrafında ÇİN MALI nelerin olduğuna bir baksın lütfen)
Türk ve İslam dünyası iki yüzlü, onursuz, kişiliksiz batı ülkeleri ile Çin ve Rusya tarafından üç koldan birlikte ve işbirliği halinde kuşatma, işgal, kontrol altında tutularak sömürülmektedir.
İşin tuhafı ve en kötüsü bir İslam ülkesinin bu üç sömürgeci ülkelerden birinden bir tane bile bilgi, belge elde edebileceği, kullanabileceği bir ferdi bulması mümkün mü? Ama maalesef onların Türk ve Müslüman ülkelerden, toplumlardan ne kadar bol hem de bedavaya kullandıkları hain, ajan ve köle bulduklarını bir görün ve düşünün! Neden? Nasıl oluyor böyle? Bir yerde bir arıza var! Sanırım inancımız ve imanımızda bir yamukluk, bozukluk, samimiyetsizlik olmalı!
Yoksa Arakan”da, Somali”de, Afganistan, Keşmir, Pakistan”da açlık, sefalet içinde çırpınırken, dağlık Karabağ”da, Çeçenistan”da doğu Türkistan”da işgal, zulüm ve ölümler haber bile yapılmazken bir müslümanın ve Türk”ün huşu içinde oruç tutabilmesi, Kabe”ye yüz sürebilmesi, Allahtan nefsi için affedilmeyi dilemesi, cenneti dilemesi bence egoistlik, sırf kendini düşünmedir. Ve böylesi birinin imanının en zayıf iman halkası olduğunu Efendimizin hadislerinden anlıyoruz.
Yüzyıllık sadık köle gaflet uykusundan uyanmaya başladılar bugünlerde Müslümanlar. Özellikle kitle iletişim araçlarının gelişmesi, yaygın ve kolay kullanılması ile birlikte başlarında ki haysiyetsiz hayvanlar tarafından ezilen, sömürülen, katledilen elinde sadece insanlık onuru ve Allah”a imanı kalan Müslümanlar uyanmaya, sormaya, sorgulamaya, karşılaştırmaya ve haklarını aramaya başladılar.
Yüzyıldır korkak, miskin, hain, şerefsiz idarecilerinin İsrail ve onun güdümünde ki sömürgeci azgın batıya karşı hep sessiz, itaatkar yöneticilerinden onurlu bir duruş, bakış ve çıkış bekleyen Müslümanlar o çıkışı ve isyanı Davos”ta 2009 da Türk başbakanının İsrail cumhur başkanına karşı VAN MİNUT (One minute) ile şaşırdılar, sevindiler, mutlu oldular ve cesaretlendiler, demek ki karşı konulabiliniyormuş, demek ki böyle de haykırabiliniyormuş diye. Hatırlarsanız o van minut çıkışının olduğu yerde sözde ARAP BİRLİĞİ sekreteri Mısır dış işleri bakanı Amr MUSA da vardı. Bir ara ayağa kalkıp Türk başbakanın ardından salonu terk ediyordu ama BM genel sekreteri Ban Ki-Mun onu elinden tutup çekip oturtmuştu o korkak köleyi. Ve o süslü köle utanmadan halk oyu ile seçilmiş Mısır cumhurbaşkanı Mursi”yi deviren şerefsiz hainlerin arasında başrollerden biri oldu.
VAN MİNUT olayının ardından Müslüman ülke halklarının demokrasi talebi ile uyanışları başlamıştı. Sıra ile Tunus, Libya , Mısır, Yemen, Suriye ve diğer bir çok ülkelerde.
Müslümanlar demokrasi talep ediyorlardı artık. Batı ülkeleri dünyanın heryerinde demokrasiyi savunurken, dayatırken nedense Arap ve İslam dünyasında hiç demokrasi olsun, gelişsin istememişti. Şimdi halk kitleler halinde ölüm pahasına demokrasi diyordu ve Türkiye”yi örnek alıyorlardı.
Amerika ve Avrupa saygı gösterir gibi oldular Müslüman halkların bu taleplerine. Fakat iki yüzlü batı insan haklarını ve demokrasiyi hep kendileri için istemişlerdi. Kontrol ettikleri ülkelerde de demokrasiyi kendi istedikleri şartlarda ve kontrollerinde tutmaya çalıştılar.
İslam dünyasında ki bu uyanışın ilerde kontrol edilemez boyuta erişmesinden korktukları için ciddi ve sinsi tedbirlere giriştiler.
Çıbanın başı Türkiye idi. Eğer Türkiye”de sinsi plan tutarsa ve istedikleri sonucu alırlarsa diğer yeni uyanış halinde ki Müslümanlarda karamsarlık, umutsuzluk olacak ve Müslümanların uyanışı ve isyanı saman alevi gibi sönerdi.
O yüzden start taksimden verildi. Yereli besleme kapitalistleri, anti kapitalist Müslümanlar, aşırı sol, sosyalist, Marksist grublar, iyi okumuş çocuklar, bodrum sapıkları, rüküşleri v.s v.s (ne yaman tezatlar)
Güya ağaç içindi her şey sonra örgütlü kitlesel ve yaygın “hükümet istifa” sloganları sokak terörüne dönüştürdüler.
DEMOKRASİ bugüne kadar hep sandıktı. Sandıktan çıkan sonuca saygı ve biat etmekti demokrasi.
Ama Müslümanlar demokrasi isteyince ve seçimlerle sandıktan çıkıp iktidar olmaya başlayınca iki yüzlü ABD VE AVRUPA demokrasinin bildik binlerce yıllık tarifini ve kuralını değiştirmeye kalktılar. İçerde de nasılsa etkilerinde, kontrollerinde işbirlikçileri vardı. Ne demeye başladılar hatırlayın! Demokrasi sadece sandık değildir! Bu sözü son günlerde en çok kim dile getirmişti? AMA”lı cümleler uzmanı siyasetçimiz sayın kılıçdaroğlu sandığın dışında yol ve yordamları ima etmeyi geveleyip durdu.
Türkiye”de tutmayınca ikinci bir Türkiye olma yolunda ki Mısır”da çok kolay başardılar. Amerikan ordusu generallerinden SİSİ ( ki bu tür SİSİler bizde de çoktu bir zamanlar.) yüzde 52 oyla seçilmiş cumhur başkanı MURSİ”yi devirdi. Orada şimdi değiştirilmiş demokrasi oyunu kuralları ile seçim yapılacak. Seçim sahasında 11 MURSİ taraftarı oyuncu olacak. Diğer tarafta 11 eşit oyuncu bulunmadığından 5 tane MURSİ karşıtı rakip oyuncu yetmediğinden oyunun 3 hakemini MURSİ karşıtı rakibe ekliyorlar etti 8 yinede yetmeyince büyük oyuncu AMERİKA etti 9. Avrupa birliği etti 10 ve ne olur ne olmaz diye BM ( birleşmiş milletrleri de 11. Oyuncu olarak gelecek günlerde MISIR”da demokrasi oyunu oynanacak.
Benim bu mübarek ramazanda ezilen Müslümanlara ve tüm yeryüzü ezilenlerine son sözüm artık akıllı, uyanık, cesur olun bölünmeyin. MB, İMF, NATO, DÜNYA BANKASI, AMERİKA, AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİ, ÇİN VE RUSYA”ya güvenmeyin, inanmayın hiçbir şey yapamıyorsanız beddua edin, lanetleyin içinizde biraz cesareti olanlarınız varsa haykıra haykıra sövün, küfredin!!!!
Bu içeriğe yorum yapan ilk siz olun!