Kendimize yaptığımız Haksızlıklar
Yaşamanın verdiği kural var kurgular vardır. Bunlar öyle bir kurgudur ki var olmayı var oldukça savaşmayı, güçlü kılmayı amaç halinde dürtülerine, adeta kazımıştır.
Kişi ve kişiler olarak çoğul ve çoklukların altında ezildigimizi düşünüyorum!!! Hiç dikkat ettinizmi veya hiç düşündünüz mü? Suçlu insanı suça iten unsurların neler olduğunu, yoksa suçlu deyip gectiniz mi? Tabiki de en basitine kaçtınız, çünkü başkaların kişisel sorunları sizi ilgilendirmez dimi? Suça iten unsurları bilmek kişiselliktir. Ama onu karalamanın verdiği has ne peki???
Bazen kırılan bir ağaç dalına üzülürüz, peki üzüldüğün dalı kırılmasındaki sebebin sen oldugunu hiç düşündün mü? Herşeyin farkındasınız tabikide ama ...Önceliklerin farlı olduğu için bilmiyormuş gibi yapmak cazip gelir.
Gerçeklerden kaçmak veya onları görmemezlikten gelmek kendine yaptığın en büyük kötülükten başka bir şey değildir. Görmemezlikten geldiklerinin gölgen gibi peşinde aslında, sen ne kadar kabul etmesen.
Kapılıp gittiğimiz, hayata var olma uğruna yaşamını yok ettiğimiz güzellikleri göremeyecek kadar kör bir toplum ve topluluk olduk.
Hiç uzakta durup insanları seyrettiniz mi? Hep bir koşuşturma, hep bir geç kalmama telaşı içinde, 2dk için kaçırılan otobüs ,ardından alan aksilikler iş telaş , onu yetiştir bunu teslim et derken zamandan kopmuş farklı bir kişilikte bulursunuz bedeninizi. Aslın da dersiniz ki! Ben böyle planlamamıştım hiç… Koşuşturmacanın kurbanı oluveririz.
Hayatta kapılık gitmek kolayda neden dur demek bu kadar zor olsun ki!!! Bir gün içinde olsa koşuşturmanın dışında durup izlemenizi tavsiye ederim. İşte o zaman anlayacaksınız.
Bu içeriğe yorum yapan ilk siz olun!