TARIM KULÜBÜ DERGİSİ BAHTİYAR ENGİN SÖYLEŞİSİ
Şubat ayında yayın hayatına başlayan Türkiye’nin ilk sosyo-ekonomik tarım ve toprak dergisi olan Tarım Kulübü dergisi editörü Fatma Akman Tarım Aktüel köşesinde ünlü oyuncu ve dublaj sanatçısı Bahtiyar Engin’le bir söyleşi gerçekleştirdi. “Alevli Günler” oyununun koşturmacası içinde Sanatçının Ordu’da ki fındık bahçelerinden Anadolu gezilerinde rastladığı olaylara kadar Tarım ve Toprak olgusu üzerine birikimlerini paylaştığı söyleşiden ilginç başlıklar…
Üreticinin çocuğu bir kutu sakız istese üreticinin 16 kilo domates üretmesi gerekiyor…
Bundan birkaç yıl önce Ege bölgesine tatile giderken yol kenarında köylüleri görüp durdum. Köylüler kasa kasa domatesler, üzümler ve Ege’de yetiştirdikleri diğer ürünleri yol kenarına yığmışlardı. Yoldan bir bakan geçecekmiş ve bakanı protesto etmek istemişler. Biraz onlarla sohbet ettikten sonra yola devam ettim. Daha sonra bir benzin istasyonunda durdum ve bir kutu sakız kutusu aldım. Sakız 4 liraydı fakat az önce üreticilerin domatesi kaça verdiklerini düşündüm. Salçalık en ucuz domates 25 kuruşa üreticinin elinden alınıyor. Üreticinin çocuğu bir kutu sakız istese üreticinin 16 kilo domates üretmesi gerekiyor, anlatabiliyor muyum, durumun vahametini. Ben oyuncuyum ama aynı zamanda da fındık üreticisiyim, tapusu bana ait olan Ordu’da bir bahçem var. O fındığın parasıyla geçindim ve okudum yıllarca. Konservatuarı oradan gelen parayla bitirdim ama yıllar oldu o bahçenin bana hiçbir desteği yok. Tam tersine annem mutsuz olmasın, bahçe ormana dönmesin, diye sürekli tiyatrodan kazandığım parayı Ordu’ya gönderip bahçe için harcıyorum. Annem bir yıl içinde fındığı toplayana kadar ona aşağı yukarı 20 bin liraya yakın para yollamış oluyorum. Annem fındığı satıyor, 6 bin lira para alıyor.
14 bin lira 73 yaşındaki annem ‘mutsuz olmasın,’ diye benim üstüne ilave ettiğim para.
Ben tarım, toprak konularına biraz da insan yaşamından bakmaktan yanayım. Bir sürü tartışma konusu var; GDO’dan tutun da göçe kadar… Amerikan emperyalizminin tarımla ilgili politikaları da bilim insanlarının yapmış olduğu çalışmalar da ortada. Ben topluma baktığımda ‘tarımı bitirdik ve bitirmeye devam ediyoruz,’ diyorum. Belki devlet içinde çok kârlı olmuyor ama şu mantığı da anlamıyorum örneğin; 1 kilo fındığı üreticinin elinden 2 liraya alıyorlar. Burada Beşiktaş’ta herhangi bir kuruyemişçiye gidin kavrulmuş beyaz fındığın kilosu 22-23 lira… Bu fiyat Beşiktaş’ta böyle, Etiler’de 40 liraya kadar çıkabiliyor. Peki, bu fark nereye gidiyor? Üreticiden 2,5 liraya alıp yurt içinde nihaî tüketiciye ortalama 25 liraya satıyoruz, aklım almıyor …
Bu habere yorum yapan ilk siz olun!