Gözlerimizi sabahın ilk ışıklarına açtığımızda önce kendimize gülümsemeli, tebessüm etmeliyiz.
Saçlarından tutmalı hayatın…
Şansızlıklara rağmen şansımızı zorlamalıyız umut kapısına varana kadar.
Umudun olduğu yerde hiçbir kapı kapalı durmaz.
En karamsar olduğumuz anda bile içimizdeki çocuğa sarılarak masumiyetin yolunda ışık saçan mutluluklar tutar ellerimizden.
Çaresizliklerin baş koyduğu anlarda, etrafımızda sarılacağımız bir tek insan yokken dahi başarı merdivenlerini tırmanarak zirveye ulaşacak kadar tabiatında mücadele ruhu taşır insanoğlu.
Rüzgârın hangi yöne savuracağından habersiz uyanırız yarınlara.
Yarınlarımızda acıyı mı, mutluluğu mu yaşayacağımız muamma!
Ancak yeryüzünde inşa edilmiş, büyümüş, günden güne çoğalan, entegre olmayı sağlayan, insan yaşamını kolaylaştıran alanlar geliştiren yine insanın kendisidir.
Bilgi doğru amaçlar için kullanıldı mı, insanın gücü önünde durulması olanaklaşır (bazı konularda) belki de bürokratik engeller olmazsa insan kendi gücüne güç katacak daha büyük başarılara imza atacaktır.
Sanatçının, sanatın önü kesildiğinde öncülük edecek, başarılara götürecek kimse olmadığından kimi eline silah alır, kimi kolay yoldan para kazanma hırsı sarar, kimi hangi yöne yöneleceğini bilmediği için yürüyecek bir yol bulamadığından karanlıklara düşer…
Her karanlık aydınlığa çıkar…
Karanlıklardan çıkmanın en önemli yolu doğru işi yaptığının bilincini taşıyabilmektir.
Kendi içinizdeki karanlığı yok etmek içinde candan ve yürekten insanı sevebilmektir.
Özverili olmanın, olumlu davranmanın, özünde güzel olmanın kendimize, çevremize, pozitif olmanın, hayata gülümsemenin önemini yaşam boyu taşırız.
Aksi olmanın, kırıp dökmenin, acı vermenin kimseye fayda sağlamadığının yanı sıra kişiyi bilinmez bir tükenmezliğe doğru sürükleyip yok etmektedir.
Biz hayata gülümsediğimizde hayat’a bize gülümser…
İnce belli bardakta içilen çay gibi hayatı demlemeli keyifle yaşamalı.
Bir sevgili edasıyla sımsıkı sarılmalı hiç bırakmamalı, vazgeçmemeli hayattan, inatla var olmalı.
Her kayıp bir kazançtır…
Kaybettiğimiz yerden tutunmalıyız hayat’a.
Hayat; ilk durakla son durak arasıdır.
Bebekken ilk durakta yolla çıkarız, yaşlandığımızda son durağa varırız.
Doğarken güleriz, göçünce ağlarız.
Hayat ikiyüzlüdür önce güldürür sonra soldurur.
Masum geliriz hayat’a, ancak masumiyetimiz hayat tarafından elimizden alınarak son durağa gideriz.
Çocukluğumuzdan bize kalan tek şey yüzümüzdeki tebessümle birlikte içten gülümsememizdir.
Son durağa vardığımızda ilk durağa geri dönmemiz artık imkânsızdır.
Ama her şeye rağmen geriye dönüp baktığımızda ilk durakta bıraktığımız çocukluğumuza gülümseyebilmektir yaşam…
Yaşadığımız hayatı takas edecek başka bir dünya olmadığı için inadına sevmeli, inadına gülümsemeli.
Önce kendine gülümse… Sonra insanlara gülümse… Sonrada hayat’a gülümse…
Bu içeriğe yorum yapan ilk siz olun!