
DSP GENEL BAŞKANI MASUM TÜRKER, BAHÇEŞEHİR ÜNİVERSİTESİ’NDE KONUŞTU:
“PARLAMENTO TEMSİLDE ADALET ANLAYIŞIYLA OLUŞMALI”
**DSP Genel Başkanı Masum Türker, önümüzdeki seçimde seçilecek Parlamento’nun, yeni anayasayı yapacak Parlamento olacağına dikkat çekti ve “Türkiye’de Parlamento, temsilde adalet anlayışıyla oluşmalı. Oluşmazsa, yeni yapılacak anayasa ile valilerin seçimle gelmesini, federal devlet yapısını öngören başkanlık sistemini Türkiye’ye yerleştirmeye çalışacaklar” dedi. DSP’nin Parlamento’ya girmeyi hedeflediğini belirten Türker, “Seçimden sonra Parlamento’da en az dört ya da beş siyasi parti grubu bulunmalı. Biz buna talibiz. Bunun için her evden bir oy istiyoruz” diye konuştu.
İSTANBUL- DSP Genel Başkanı Masum Türker, 12 Haziran’da yapılacak seçim sonrasındaki Parlamento’nun, ‘temsilde adalet’ anlayışıyla oluşması gerektiğini, aksi takdirde Türkiye’nin, federal devlet yapısı öngören başkanlık sistemi ile karşı karşıya kalabileceğini söyledi.
Türker, Bahçeşehir Üniversitesi Hükümet ve Liderlik Okulu tarafından düzenlenen ''Siyaset Okulu'' programında ''Türkiye'nin Ekonomik Durumu'' konulu konuşma yaptı. Türkiye’nin ekonomik durumu hakkında değerlendirmelerde bulunan Türker, “Türkiye ‘kağıt üzerinde’ harika bir ekonomiye sahip(!)” dedi. Türker, Hükümet’te ekonominin yönetiminden sorumlu olan politikacıların, geriye dönük karşılaştırma yaparak, bugün ekonomide yaşanan gerçek ve kötü tablonun irdelenmesini engellemeye çalıştıklarını ifade etti. 2001’de yaşanan ekonomik krize de değinen Türker, “Krize girilmemesi gerekirken, IMF'nin işe girmesiyle hızlandırılmış bir kriz yaşadık'' dedi.
HER DOĞAN ÇOCUĞUN KAMU BORCU 4 BİN 100 DOLAR
DSP lideri, Türkiye'de 40 milyon kişinin bireysel olarak borçlu olduğunu belirtti ve ''Bugün doğan bir çocuğun sadece kamu borcu yaklaşık 4 bin 100 dolar. Bu, eğer borcu sıfırlamamız gerekiyorsa, bu her ferdin o gün -eşit dağıtsak- ödemek zorunda olduğu ek vergi anlamına geliyor'' diye konuştu.
Türkiye'de şu anda ‘kötü bir borç yönetimi’ olduğunu söyleyen Türker, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Peki niye kimseye bir şey olmuyor? Olacağı zaman yaklaştı. 12 Haziran’dan sonra bu sistem, bu düzen böyle giderse Türkiye'nin başına gelecek olan en önemli şey 'sen borçlusun, davan var' imajı verilecek olmasıdır. Bunu bugünkü AKP iktidarı mı düşünerek yapıyor? Haşa! Onlara 'reçeteyi uygulayın' diye verenler, bütün bunları bilerek reçeteyi hazırlayıp vermişler.”
İTHALAT İHRACATIN İKİ MİSLİNİ GEÇTİ
Türker, bir ülkede cari açık varken, bütçe açığı olmamasının, ithalatta ödenen vergilerden kaynaklandığını bildirdi ve ''Türkiye'de şu an ithalat, ihracatın iki mislini geçmiş durumda. Çünkü siz ithal ettikçe devletin geliri arttığı için, peşin vergi tahsilatı olduğu için, bu konuda çok rahatlar. Ben, Maliye Bakanı övünerek 'bütçemiz açık vermiyor' dediği zaman 'eyvah' diyorum. Üretim azaldı, ithalat arttı” dedi.
DÜNYAYI YÖNETENLERİN GÜDÜMÜNE GİRENLER ONLARIN ELİNE BAKAR
Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da yaşanan olaylar hakkında da değerlendirmelerde bulunan Türker, şunları söyledi:
“Suriye'de böyle olaylar var mı? Yok. Ürdün'de hemen başladı, bitti mi? Bitti. Olayların olduğu ülkelerde ne var? Bu ülkelerde diktatör olarak yönetenlerin yaşı ilerlemiş. Ülkeyi yönetenler dünyayı yönetenlerin güdümüne girmişse değişimleri de onların eline bakar.''
Türker, kendisine bir televizyon programında, “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Libya'da yaşananlara tavır koymadı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?” diye sorulduğunu anımsatarak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ben bu soru üzerine, ‘Çok tenkit ettiğim Başbakan haklıdır’ dedim. Çünkü bizim birinci sorumluluğumuz oradaki vatandaşlarımızın sağlıklı olarak ülkeye gelmelerini sağlamak olmalıdır. Dış politikada ilk defa Hükümet bir şeyi uygulamıştır. Bu da sanayiyi, ekonomiyi ilgilendiren bir şeydir, konuya ideolojik yaklaşmamıştır.”
Türker, ulusal ve ekonomik çıkarlara dayalı bir dış politika izlenmesi gerektiğine de işaret etti ve “Türkiye'nin bu politikası olmadığı için ekonomimizde üretim yok” dedi.
HEDEFİMİZ PARLAMENTO’YA GİRMEK
DSP lideri, katılımcıların yönelttiği soruları da yanıtladı. DSP’nin seçim stratejisiyle ilgili bir soru üzerine Türker, şunları söyledi:
“DSP seçime girecek. Hedefimiz Parlamento’ya girmektir. Her seçim döneminde hemen geliyorlar, ‘solda birlik yapın’ diyorlar. Biz bunun yararlı olduğunu düşünmüyoruz. Geçen seçimlerde bunun yarar sağlamadığı ortaya çıktı. Solda birlik yapmak sağda birliği sağlıyor. Sağda da şu an birliği sağlayacak organizasyon yapılmış durumda. Biraz umut veren sağdaki bir parti Saadet Partisi ve HAS Parti olmak üzere bölündü. Demokrat Parti birden bire kulvar değişikliğine girdi merkez sağda. Bunların bu zayıf görüntüsü devam ederse, merkezdeki boşluk iktidar partisinin lehine oluşuyor. Şimdi solda da aynı şeyi yapmaya çalışıyorlar. Türkiye’de Parlamento, temsilde adalet anlayışıyla oluşmalı. Oluşmazsa, yeni yapılacak anayasa ile valilerin seçimle gelmesini, federal devlet yapısını öngören başkanlık sistemini Türkiye’ye yerleştirmeye çalışacaklar. Kendi içinde ufak devletçikler olan bir yapı düşünüyorlar, başkanlık sistemi talebi de buradan kaynaklanıyor. Bazen kendi isteğiymiş gibi, Tayyip Bey’e haksızlık yapıyorlar. Alakası yok. Tayyip Bey’den önce Özal da böyle demişti, genleri mi geçmiş Tayyip beye? O tarihte de Tayyip Bey, Özal'a karşıydı 'sen niye böyle istiyorsun' diye... 'Demokratik özerklik' denilen şey başkanlık sistemiyle getirilmek istenen yapı zaten.''
DSP’nin Parlamento’ya girmeyi hedeflediğini vurgulayan Türker, “Seçimden sonra Parlamento’da en az dört ya da beş siyasi parti grubu bulunmalı. Biz buna talibiz. Bunun için her evden bir oy istiyoruz” dedi.
Türker, seçim kararının önümüzdeki günlerde Meclis Genel Kurulu’ndan geçirileceğini anımsattı ve “DSP seçime hazırlanırken Parlamento dışında kalan bazı kesimlerle ‘demokratik birliktelik’ arayışı içerisinde. Bundan rahatsız olanlar bir yerlere gidiyor, CHP farklı davranıyor, yani güçsüzleştirme politikası güdüyor. Bizim belediye başkanlarımızı transfer ediyor'' diye konuştu.
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir, teşekkür ederiz.
Bu habere yorum yapan ilk siz olun!