banner238

banner228

banner220

banner245

banner246

banner247

banner296
18 Ağustos 2025 Pazartesi

Kız kıza deniz keyfi

TÜRKER SOYSAL’LA GÖRÜŞTÜ

DSP GENEL BAŞKANI MASUM TÜRKER, BCP GENEL BAŞKANI MÜMTAZ SOYSAL’LA GÖRÜŞTÜ

18 Şubat 2011 Cuma 01:23
TÜRKER SOYSAL’LA GÖRÜŞTÜ
banner299
TÜRKER SOYSAL’LA GÖRÜŞTÜ
DSP GENEL BAŞKANI MASUM TÜRKER, BCP GENEL BAŞKANI MÜMTAZ SOYSAL’LA GÖRÜŞTÜ:
“DEMOKRATİK BİRLİKTELİKLERLE DEMOKRATİK ANLAYIŞ ORTAYA KONULMALI”
** DSP Genel Başkanı Masum Türker,  BCP Genel Başkanı Mümtaz Soysal’la görüştü ve Türkiye’de yeni bir hukuk sistemi, yeni bir ekonomik sistem ve yeni bir rejimle karşı karşıya bulunulduğunu, laikliğin tehlike altında olduğunu, dini ve etnik kökene dayalı ayrımcılığın gündeme geldiğini belirterek “Bunların halka iyi anlatılması gerekiyor. Biz demokratik birlikteliklerle, demokratik anlayışın ortaya konulması, daha sonra da bunun bir program manifestosu şeklinde topluma deklere edilmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
**BCP Genel Başkanı Mümtaz Soysal da “Türkiye’nin hali belli, seyirci olmak istemiyoruz” dedi.
ANKARA- DSP Genel Başkanı Masum Türker, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun iyi olmadığını, halka bunun iyi anlatılması gerektiğini belirterek “demokratik birlikteliklerle demokratik anlayış ortaya konulmalı” dedi.
    Türker, Bağımsız Cumhuriyet Partisi (BCP) Genel Başkanı Mümtaz Soysal’la DSP Genel Merkezi’nde görüştü. Görüşme öncesinde basına açıklama yapan iki lider, Türkiye’nin içinde bulunduğu duruma dikkat çekti.
    Soysal, görüşmeyle ilgili olarak yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Biz birbirimizi görme ihtiyacını her zaman hissediyoruz. Eksik olmasınlar, geçenlerde Sayın Türker ve arkadaşları bize gelmişlerdi. Biz de ‘iade-i ziyarette bulunalım’ dedik. Tekrar görüşlerimizi yan yana koyacağız. Türkiye’nin hali belli. Ayrıca vurgulamamıza gerek yok. Çok göze batarcasına aşikar hale geldi. O bakımdan seyirci olmak istemiyoruz. Mutlaka böyle bir görüntüde, bizim de üzerimize düşen ödevler olabilir diye düşünüyoruz. Bu ödevlerin en iyi nasıl yerine getirilebileceğini, görüşmeye devam ediyoruz. Bu tabi kendi aramızda olmakla birlikte, kendi çevremizde de devam etmesi gereken bir süreç. Çünkü aynı şekilde, Türkiye’de kimsenin seyirci kalmamasını gerektiren bir durum var. Kimsenin bununla yetinmemesini gerektiren bir durum var. Yalnız bunun akıllıca, insanları daha da fazla şaşırtmadan yapılması gerekiyor. Çünkü zannediyorum şu sırada, Türkiye’nin nüfusunun büyükçe bir bölümü olanları şaşkınlıkla izliyor. Kendilerini aynada gördükleri zaman şaşırmışlıklarını da görüyorlardır. Maalesef Türkiye’yi yönetenler bu şaşkınlığa yol açıyor. Biz medyanın, basının da televizyonun da bu şaşkınlığı gidermekte de yardımcı olabileceğini düşünüyoruz. O bakımdan sizden de bu buluşmaları doğru yorumlayacağınızı umuyoruz.”
    ÖZGÜRLÜKLER KISITLANDI
DSP Genel Başkanı Masum Türker de ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi ve Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun kaygı verici olduğunu, ‘ortak akılla’ bunlara çözüm bulunması gerektiğini vurguladı. Türkiye’de örgütlenme, düşünceyi ifade, haberleşme özgürlüğünün kısıtlandığını vurgulayan Türker,  ‘özelleştirme’ adı altında yabancı sermayenin Türkiye’de günden güne tekelleştiğini anlattı. Türker, gelecek nesillerin yaşam tarzının bile yeniden şekillendirilmek istendiğini belirtti ve bir İlahiyat profesörünün dekolte kıyafetle gezen kadınlara yönelik sözlerinin, buna bir gösterge olduğunu söyledi.
YASALAR ÇIKARKEN KAMU YARARI GÖZETİLMİYOR
    Parlamento’daki kompozisyonun, yasalar geçerken kamu yararının gözetilmesine engel olduğunu, iktidarın uygulamalarına karşı muhalefetin yetersiz kaldığını anlatan Türker, sözlerini şöyle sürdürdü:
    “Parlamento’nun mevcut yapısında yasalar, ‘temel yasa’ adı altında, kamuoyunda yeterince tartışılmadan geçiyor. Çok tehlikeli unsurlar yasalara ekleniyor. O nedenle Parlamento’da temsilde adaletin sağlanabilmesi, eğilimlerin temsil edilebilmesi için mevcut olan parti gruplarına ilaveten yeni bir parti grubunun yer alması gerekiyor.”
Türker, Parlamento’ya beşinci bir parti grubunun girmesi gerektiğini vurguladı ve ‘demokratik birliktelik’ görüşmelerinin bunu sağlamak için yapıldığını anlattı. Dayatılmak istenen iki partili sistemin Türkiye’ye zarar vereceğini kaydeden Türker, “AKP iktidarının demokratik yolla değişmesi, Parlamento’da temsil edilen parti sayısının artması gereklidir” dedi.
LAİKLİK TEHLİKE ALTINDA
Türkiye’de yeni bir hukuk sistemi, yeni bir ekonomik sistem ve yeni bir rejimle karşı karşıya olunduğuna işaret eden Türker, laikliğin de tehlike altında olduğunu söyledi. Türker, dini ve etnik kökene dayalı ayrımcılığın gündeme geldiğini, Türkiye’nin bölünmesine yol açacak, federal bir yapılanma getirecek Başkanlık Sistemi’nin tartışıldığını,  bunların halka iyi anlatılması gerektiğini kaydetti ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz tek başımıza bunu yapmak yerine, demokratik birlikteliklerle, demokratik anlayışın ortaya konulması, daha sonra da bunun bir program manifestosu şeklinde topluma deklere edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çalışmalarımızı sürdürüyoruz ve ‘her evden bir oy’ istiyoruz. Beşinci bir partinin Parlamento’ya mutlaka girmesine olanak sağlanması gerekir. Bunu da ancak halkımız sağlar. Bu da bizlerin fedakarlık yaparak bir araya gelmemizle gerçekleşebilir.”
    Türker, “Kamuoyunda bazı kesimler, bizlerin Parlamento’daki sisteme egemen olan partilerle bütünleşmemizi istiyor. Bunun yanlış olduğunu, şu andaki uygulamalar ortaya koyuyor. Çünkü rekabeti artıracak, halkın eğilimlerini Parlamento’ya taşıyabilecek oluşumlara ihtiyaç var” diye konuştu.
    KIBRIS KONUSUNDA SORUMSUZ DAVRANILDI
    Türker ve Soysal daha sonra gazetecilerin yönelttiği soruları yanıtladı. Soysal, “Yaşanan gelişmeleri şaşkınlıkla izlediğinizi söylediniz. KKCC’de yaşanan protestolar ve tartışmalarla ilgili neler söylemek istersiniz?” sorusu üzerine şunları söyledi:
“Sorumlu davranmayı gerektiren bir anda sorumsuz davranıldı. İki halk arasında, Türkiye Cumhuriyeti halkı ile KKTC halkı sanki birbirleriyle kavga edermiş gibi,  birbirlerini istemezmiş, ya da birbirlerine ağır sözler söylermiş gibi bir durum yaratıldı, bu yanlış. Bu yanlışın bir an önce düzeltilmesi gerekiyor. Zannediyorum Kıbrıs’tan gelen heyet bunu isteyecektir. Bunun böyle olmamasını iki taraf da kararlaştıracaktır. Daha fazla kangren olmadan bu durumu bir an önce giderilmesi gerekir. Çünkü bu Kıbrıs’ta cok küçük bir azınlığın ortaya çıkardığı durum. O yüzden bütün KKTC Türk halkının suçlanmasına gerek yoktur. Buna tepki olarak da sözlere dikkat etmek gerekiyordu, buradan gelen tepkilerin de aynı sonuca varmaması gerekiyordu. İnşallah düzeltilir.”
DSP Genel Başkanı Türker ise KKTC’de yaşananlar ve Hükümet’in tutumuyla ilgili olarak “Orada küçük bir azınlığın talepleri, aslında 2002-2004 yılları arasında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Annan Planı dolayısıyla kendi talepleriydi. O taleplerin dillenmesini sağladı. Ama ardından da dönüp oradaki toplumu rencide edecek ifadelerde bulundu. Böylesi yüzlerce örnek vardır” dedi.
ORTAK AKILLA ÇÖZÜM YOLLARI BULACAĞIZ
Türker, iktidar ve muhalefetin, halkı ‘çalışmadan para verilebilir’ noktaya getirmek için çeşitli formülleri gündeme getirdiğine işaret etti ve “Oysa insanlarımızın gururlarını zedelemeden, herkese iş yaratacak çözüm yolları var. İşte bu çözüm yollarını, ‘demokratik birliktelik’ ile ortak akılla bulmaya çalışacağız ve seçim günü geldiğinde, o günün koşulları çerçevesinde ortak olduğumuz nokta, bir yeni parti grubunun Parlamento’da bulunması yönünde tamamlandığında, onu çerçevesiyle birlikte açıklayacağız” diye konuştu.
    MEMLEKET MESELELERİNİ KONUŞUYORUZ
Türker, “Bu görüşmeyi bir ‘ittifak’ olarak görebilir miyiz? Bu görüşmeden sonra iki parti arasından bir ittifak çıkar mı? Başka partilere de ‘demokratik birliktelik’ adı altında çağrı yapıyorsunuz. Kimlere çağrı yapacaksınız?” soruları üzerine şunları söyledi:
    “Kimlerle görüştüğümüzü henüz söylemiyoruz. Ancak şu anda beş-altı partiyle görüştüğümüzü söyleyebiliriz. Açıklamama nedenimiz, açık yaptığımız görüşmelerin bile yanlış değerlendirilmesidir. Biz ittifaktan söz etmediğimiz halde, ittifakmış gibi yazanlar oldu. Oysa daha ülkede seçim kararı bile alınmamıştır. Biz ‘demokratik birliktelik’ten söz ediyoruz. Demokratik birlikteliğin nasıl tecelli edeceğini, nasıl oluşacağını görüşmelerimizle ortaya koyacağız. Yoksa şimdi bir şeyi söylemek, karşı tarafa daha önce belirlenmiş bir statüyü dayatmak demektir. Biz görüşmelerimizde memleket meselelerini konuşuyoruz”
    Türker, ülke için kaygı duyan siyasi partiler arasında diyalogun pekiştirildiğini, görüşmelerde Türkiye’yi içinde bulunduğu durumdan kurtarmak için neler yapılabileceğinin ele alındığını bildirdi.
    Oda TV’ye yapılan baskınla ilgili değerlendirmede de bulunan Türker, “Bu durum, Türkiye’de basın özgürlüğünün, bireysel olarak artık elektronik ortamda yapılmasının bile kontrol altında olduğunu gösteriyor” dedi.
    Türker, ‘Demokratik birliktelik’ görüşmeleri ile Türkiye’nin çıkarlarını koruyacak ortak bir çizginin oluşturulmasının amaçlandığını sözlerine ekledi.
    Türker’e görüşme sırasında, DSP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Hasan Macit, DSP Genel Başkan Yardımcısı Erol Tuncer de eşlik etti. Görüşme daha sonra basına kapalı olarak sürdürüldü.

web tasarım - grafik tasarım - web yazılım - seo - seo yazılım - web reklam - web yazılımcı- web tasarımcı -
Æ SEO YAZILIM

Bu habere yorum yapan ilk siz olun!

  • Ad Soyad:

  • Yorum:

  •  

    @name x

  • UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
    HAVA DURUMU
    Görüntülemek istediğiniz ili seçiniz:
    banner251
    EN ÇOK YORUMLANANLAR
    BUGÜN
    BU HAFTA
    BU AY
    ARŞİV