Kamu kuruluşlarının kişilere yönelik yapacağı işlemlerin hukuki sonuç doğurabilmesi için muhatabının bundan haberdar olması gerekir. Kişilerin kamu kuruluşlarının işlemlerden haberdar olması, 'tebliğ' denilen bildirim yoluyla sağlanır.
Bu bildirimlerin yapılması ve içeriği konusu vergilerle ilgili olan tebligatlar hariç, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nda düzenlenmiş durumda. Vergilerle ilgili tebligat usulleri, Vergi Usul Kanunu'nda ayrıca düzenlendiğinden, vergilerdeki tebligat konusunu başka bir yazıda ele alacağız.
Tebligat konusu, özellikle süreye bağlı olan bildirimler açısından son derece önemli. Somutlaştıracak olursak, bir alacağın takibi için icra dairesinden gönderilen ödeme emrine karşı 7 gün içinde itiraz veya mal bildiriminde bulunulmaması durumunda hem borç kesinleşecek (gerçekte olmasa bile), hem de mal bildiriminde bulunulmadığı için tazyik hapsi ile karşı karşıya kalınabilecek. Bir hakkın (örneğin itiraz etme veya dava açma) kullanılması için kanunlarda belli süre öngörülen işlemlerde süre tebliğle başlıyor.
EVE YAPILAN TEBLİGAT
Günlük hayatta ticari veya mesleki işlemler dışında, çoğunlukla adres olarak ev gösteriliyor. Tebliğ yapılacak evrakın ev adresine yapılması halinde, tebliğ muhatabının evde olması halinde kendisine imza karşılığı tebligat yapılıyor. Tebliğ yapılacak kimsenin ev adresinde bulunmaması halinde ise tebliğ, kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılabiliyor.
Evde bulunan kişilere (eş, çocuk, kardeş, hizmetçi vb) tebligat yapılması halinde, bu kişilerin tebligatı asıl muhataba ulaştırıp ulaştırmamalarının önemi yok.
Evrakı alan kişinin muhatabına bildirmesi hayati önem taşıyor.
Bu içeriğe yorum yapan ilk siz olun!