banner238

banner228

banner220

banner245

banner246

banner247

banner248
03 Ekim 2025 Cuma

Kız kıza deniz keyfi

Türkiye Tarihi ile yüzleşmeli..

04 Aralık 2011, 20:16
Türkiye Tarihi ile yüzleşmeli..
Engin AŞCI

Türkiye Tarihi ile yüzleşmeli..

 

İktidar ve muhalefet arasında kızışan dersim tartışması giderek buyuyor. Birçok kişi dersim olayını  Başbakan Erdoğan’ ın ''Eğer devlet adına özür dilemek gerekiyorsa ve böyle bir literatür varsa ben özür dilerim ve diliyorum'' açıklamasıyla öğrendi. Erdoğan Kılıçdaroğlu' nun da CHP adına özür dilemesi gerektiğini söylemesiyle tartışma daha da alevlendi. Peki dersim deki sorun neydi?

 

1938 yılında birçok insanın katledildiği, birçok insanın sürgün edildiği, binlerce çocuğun yurdun başka bölgelerinde hizmetçi yada evlatlık olarak ailelerinden koparılıp başka ailelere verildiği, Munzur nehrinde günlerce insan kanın aktığı, gözyaşlarının, acının ve zazaca ağıtların olduğu bu vahşetin sebebi neydi?

 

1926’da Dersim sorunu devlet raporlarından birinde şöyle tarif edilmiş: “Dersim, Cumhuriyet hükümeti için bir çıbanbaşıdır. Bu çıban üzerinde kesin bir ameliye (işlem) yapmak ve elim ihtimalleri önlemek, memleket selameti için mutlaka lazımdır.” (Mülkiye Müfettişi Hamdi Bey’in, Şubat 1926’da hükümete sunduğu rapor)  Peki “meseleyi halletmek” için nasıl yöntemler öngörülmektedir:

 

A. Bütün Dersim’in hariçle münasebetini kat ederek (keserek) bu yüzden taarruzlarına ve ticaretlerine mani olmak, aç kalacak halkı zamanla kendiliğinden ilticaya icbar etmek (zorlamak) ve şu suretle Dersim’i fenalardan tahliye.

 

B. Her tarafı esaslı surette kapadıktan sonra ihata çemberini tedricen darlaştırmak ve fenalıklardan dolayı yakalananları derhal Dersim’den çıkararak Garba atmak ve serpiştirmek.

 

Dersim’i hükümetin gözünde ‘çıbanbaşı’ yapan, Dersimlilerin Osmanlı’dan beri alışık oldukları gibi özerk yaşamak istemeleri, devlete vergi ve asker vermeye yanaşmamalarıydı. Ama Cumhuriyet kadroları işi kökten halletmeye kararlıydılar. 1925 Şeyh Said, 1926-1930 Ağrı isyanlarının bastırılmasından sonra sıra Dersim’e gelmişti. 14 Haziran 1934’te Türkiye’yi etnisite (etnik gurup) esasına göre üç bölgeye ayıran 2510 sayılı İskân Kanunu çıkarıldı. 25 Aralık 1935’de bir nevi sıkıyönetim kanunu olan 2884 sayılı Tunceli İlinin İdaresi Hakkındaki Kanun çıkarıldı ve Dersim’in adı Tunceli (‘Tunç Eli’) olarak değiştirildi.

 

Dersim isyanı 1937 Martında Seyit Rıza önderliğinde başladı. Ancak yine de isyana katılım yalnızca 4 aşiretle sınırlı kalmış, diğer aşiretlerin büyük çoğunluğu geri durmuş ve az sayıda aşiret de devlet yanında yer almıştı. Buna rağmen Dersim’e çok büyük miktarda askeri yığınak yapılmıştı. Büyük bir güç dengesizliği olmasına rağmen devlet güçlerinin hava saldırısı, zehirli gaz gibi yöntemler dâhil aşırı kuvvet kullanmasıyla isyancı aşiretlere mensup insanlar katledildi ve Seyit Rıza da tuzağa düşürülerek yakalandı.

 

Seyit Rıza çevresindeki on kişiyle beraber göstermelik bir yargılama müsameresiyle idama mahkûm edilir. İdam edilebilmeleri için Seyit Rıza’nın yaşı küçültülürken oğlununki yükseltilir ve 18 Kasım 1937’de infazlar çabucak gerçekleştirilir. Seyit Rıza’nın asılmasının ardından Başbakan İsmet İnönü, “Dersim meselesini ortadan kaldırdık, son verdik. Dersim müşkilesinden kurtulduk” diyordu. Ancak isyan bastırılmış olmasına ve Seyit Rıza da trajik biçimde idam edilmesine rağmen, 1938 yılında ikinci bir harekata girişirler. Dersim’i “tedip ve tenkil” etmek üzere. Yani terbiye etme ve topluca imha… Dağlara sığınanların mücadelesi 1946 affına dek sürer, bölgenin yasak bölge olmasına ise ancak 1948’de son verilir.

 

Şimdi aklıma şu sorular geliyor?

 

Dersim madem çıbanbaşıydı madem bir işlem yapmak gerekliydi niçin bu işlem on binlerce insan üzerinden yapıldı..

 

Neden 73 yıl boyunca bu konuda hiçbir kimse bir açıklamada bulunmayarak sıranın Dersimede gelmesine müsaade etmedi. Tarihimizde birçok güzellikler varken birçok cesaret ve aydınlık örnekleri varken, Tarihçilerimiz  araştırmacılarımız neden bu konuda yetersiz ve duyarsız kaldılar, gerekli bilgilere ulaşmadılar, kaynaklar yaratmadılar, karanlık sayfaları aydınlatmadılar, azda olsa acıları azaltmadılar.

Bazı kesimler neden bu sayfayı açıyorsunuz diyorlar. İnsanın tarihini olumlu ve olumsuz bilmesinden daha doğal ne olabilir ki? Bu ve bunun gibi karanlık sayfaları açmazsak geçmişimizle nasıl yüzleşeceğiz. Geçmişimizle yüzleşmeliyiz, hatalarımızı anlamalıyız ki yarın ve sonrasında dersim gibi karanlık sayfalarımız olmasın, acılarımız, mağduriyetlerimiz, üzüntülerimiz ve gelecek nesillere anlatacak kanlı ve kotu tarihimiz olmasın. Kim bilir beklide Tunceli Milletvekili Kamer GENÇ’ın dediği gibi özür gerektirecek bir durum beklide yoktur…

web tasarım - grafik tasarım - web yazılım - seo - seo yazılım - web reklam - web yazılımcı- web tasarımcı -
Æ SEO YAZILIM

Bu içeriğe yorum yapan ilk siz olun!

  • Ad Soyad:

  • Yorum:

  •  

    @name x

  • UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
    HAVA DURUMU
    Görüntülemek istediğiniz ili seçiniz:
    EN ÇOK OKUNANLAR
    BUGÜN
    BU HAFTA
    BU AY
    banner230
    EN ÇOK YORUMLANANLAR
    BUGÜN
    BU HAFTA
    BU AY
    ARŞİV