banner238

banner228

banner220

banner245

banner246

banner247

banner225
03 Ekim 2025 Cuma

Kız kıza deniz keyfi

VE O GÜN ( 18 Mart 1915)

17 Mart 2014, 09:05
VE O GÜN ( 18 Mart 1915)
Ertuğrul YIRTICI
VE O GÜN ( 18 Mart 1915)


VATAN, BAYRAK, EZAN, NAMUS ONLARA EMANETTİ. ÖLMEDEN EMANETLERE SAHİP ÇIKAMAYACAKLARINI ANLAYINCA EVE DÖNMEKTEN VAZGEÇTİLER

İşte o gün; 3 Kasım 1914. Tarihin unutulmaz ve anlatılması güç Çanakkale savaşının başladığı ilk gün... Kahramanlığın altın harflerle yazıldığı, Lazın, Türkün, Alevinin, Çerkezin, Kürdün omuz omuza verdiği, aynı cephede saf tuttuğu tarihi döngülerin yeni bir başlangıcı. Yer Seddülbahir ve tam 66 askerle birlikte bin kişilik Mısırdan bile toplama getirdiği birliğe karşı unutulmaz anılarıyla , unutulmaz cesaret timsalleriyle, Keskin nişancı hidayeti ile, alyaş babanın cesur oğlu kemal ile, geride kalanlara tam bir örnek olmuşlardır. Binbaşının ve teğmenin şehit edilmesinden sonra emir komutayı ele alan Yahya Çavuş; tam 48 saat boyunca düşmanı karaya indirtmemiştir. Ve 48 saat sonra onlar için yeni bir hayata uyanış.


Değerleri yazılmayla ve filimlerle anlatılmayacak kadar önemli olan o kahramanca davranışlar bugun bizlere hep bir ışık, hep bir hedef olmuştur. Tıpkı Dr. Yarbay İsmail Doktorun' Sargı yerindeki hikayesi gibi. Kendisi kurtarabileceği bir yaralıyla uğraşırken bir yaralı daha getirildi yanına. Sedye de yatan kendi oğluydu, ve yapılacak hiçbirşey yoktu oğlu için. Oğlunun son nefesinden dökülen sözler bir babanın yüreğini yakmaya yeterdi.. '' Ya beni öldür, Yada kurtar'' Çaresiz bir baba ne yapabilirdiki bu sözden sonra. Ama o ayrım yapmaksızın kuratabileceği askerin yarasına melhem olmaya karar verdi. Zaman akşam olupta silahlar sükut bulunca oğlunun cansız bedeninin üzerinde ağladı saatlerce. Ve o Sargı yerinde ki Doktor Dimitri Yüzbaşı. Rum kökenli olan yüzbaşımız ölmeden önce imama verdiği nasihatle gözümüzün önünde suret buluyor. '' Ben Müslüman olmadığım için ölünce sakın beni onların yanına gömmeyin. Beni Şehitlerimizden ayırmayın sakın'' Bu değilmiydi teslimiyet. Bu değilmiydi kardeşlik öyküsü. Bu düşmanların ne işi vardı topraklarımızda. 3 oğlunu da çanakkalede şehit veren İzmirli hatice Anaya ne demeli, Oğullarından haber alamadığı için ömrünün son saatlerini onların yolunu beklemekle geçiren ve bir ağacın altında cansız bedeni bulunan Hacer ana.


Çanakkale Tarihi bir ders mahiyetindeydi. Tıpkı saçları kınalı Yozgat'lı Hasan gibi.

Iki abisi Çanakkalede şehit olduğu için almamışlardı onu askere. Ama o illede yazdırmıştı ismini, Çanakkaleye giden kafilenin listesine. Ahh Daha 17 yaşında vatan aşkının tüy meselesi değil yürek meselesi olduğunu kumandana öğreten Ahmet oğlu Kınalı Hasan. Anasının Kumandana gönderdiği Mektuptaki şu sözü unutulurmu ; Kumandan bey bizler üç şey için kına yakarız. Bir kurbanlık Hayvanlara yakarız ALLAH a kurban olsun diye, iki gelinlik kızlarımıza yakarız Kocalarına kurban olsun diye, üç askere giden oğullarımıza yakarız ki Vatana kurban olsun diye. Hiçbiri geri dönmeyi düşünmedi. Hepsi ölmek için Bu bayrağa bir damla kanda biz katalım diye son damlasına kadar döktüler kanlarını. Toprak onlar için başka değerliydi, Toprak verilmesi imkansız bir nimetti. Toprak namustu, anaydı, en büyük baba idi. Toprak onlar için ana kucağından daha sıcak, Baba şefkatinden daha şefkatliydi. Kimi zaman ekmek, kimi zaman yatıcak, kimi zamanda üzerine örtülen örtüydü. Onlar atalarının onlar için yaptıkalrını unutmamışlardı. Gerekirse bizde evlatlarımız için veririz canlarımızı dediler, Ve hepsi de canlarını verdiler. Hasanın yavuklusu Melek ; koşarak geleceğini beklediği Hasanın sadece künye ve madalyasının geldiğini görünce yıkıldı. Ve Tüm Şehitlerimizin ya anası, ya babası, ya yavuklusu veyahut evladı yıkıldı. Ama bilinen birşey vardı ki Bu toprak Hala dimdik ayaktaydı. Ve bugün yaşayan bu Cesur yürekler Kınalı kuzularımızın intikamını asla unutmadı.


Çanakkale Tarihin yeniden yazıldığı, okulların mezun veremediği bir kıyım yeriydi. 48. alaya Balıkesir taraflarından 120 gönüllü genç gelmişti. Hepsinin de sevinç ve neşesi yüzlerinden okunuyordu. Birisinin elinde, gençleri temsil eden, sopanın ucuna bağlanmış bir bayrak vardı. Üzerinde “Karesi Gönüllüleri” yazıyordu.
Komutan Yüzbaşı Hattatoğlu, onlarla beraber oturup bir müddet sohbet etti. İçlerinden birisi komutanın çok dikkatini çekmişti. Diğerlerinden farklı olarak göğsünde, boynu ile koltuk altına bağlanmış ve kının içine gizlenmiş bir saldırma asmıştı. Komutan, ona sordu:
– Ali, bu boynunda asılı duran saldırmaya benziyor. Elinde mavzerin var, buna niçin gerek duydun?
Ali verdiği şu cevapla taşı gediğine koydu ve orada bulunanların imanlarının yücelmesine vesile oldu:
– Gâvuru bu elimdeki ile öldüremezsek, bununla öldürürüz komutanım!
Ali’nin, tam bir Anadolu gencinin özelliklerini taşıması, mert ve sade görüntüsü, komutanının ve bütün askerlerin sevgisini üzerine toplamıştı. Çevresine güven veriyor, bütün bir birlik onun kahramanca sözleriyle adeta coşuyordu. Birkaç zaman talimle meşgul olan Ali, bir gün komutanına,
– Komutanım, canımız sıkıldı, gâvuru öldürmeye ne zaman gideceğiz, diye sordu.
Komutanı ise Ali’ye,
– Acele etme Ali, taarruz için emir almamız gerekiyor, henüz emir gelmedi, diye cevap verdi.
Nihayet aradan birkaç gün geçtikten sonra Komutan Mustafa Bey’den taarruz emri geldi. Askerler heyecanlandılar ve sağa sola, çalılıkların içine dağılıverdiler. Bu arada abdestler alınmış, iç çamaşırlar değiştirilmiş ve gaza namazları kılınmıştı. Tek sıra halinde ölümün üzerine gitmeye hazırlanıyorlar, hiçbirinden çıt çıkmıyordu. Fakat Ali, başına, büyük ihtimal nişanlısının cepheye gelirken verdiği yemeniyi bağlamış, saldırmanın ve mavzerinin üstünü de kır çiçekleriyle süslemişti. Bu hali komutanının dikkatini çekmişti, sordu:
– Ali, bu ne hal? Düğüne gider gibi bir halin var!
Bunun üzerine Ali,
– Komutanım, iki gün sonra bayram, Allah’ın huzuruna süslenmeden gidilir mi, diyerek bütün bir birliğin ortalığı “Allah! Allah!” nidalarıyla inletmesine vesile olmuştu.


Ve 3 Kasım 1914 de başlayan Çanakkale Savaşı Bunlar Ve Daha onlar ca Kahramanlıklar sonucu 18 Mart 1915 günü son bulmuş, Ve sayısı 48 binle 300 bin arası değişen Şehitlerimize Rahmetle anıyorum. Buna istinaden düşman listesi ise Müttefikleriyle birlikte şöyleydi.


Anzak Kolordusu 25.700
Britanya 29. Tümeni 17.000
Fransa 1. Tümeni 16.700
Britanya Kraliyet Deniz Tümeni 10.800
Anzak Tugayı 4.800
Böylece harekât için 75 bin kişilik bir kuvvet Çanakkalenin bağrında yatmaktadır..


Ve son olarak sargı yerinde yaralı yatan bir askerimizin sözleriyle bitirmek istiyorum. Askerimiz Mustafa Kemal Atatürk e Hitafen Ben Cesur Paşayla birlikte aynı cephede savaşıyordum. Bombadan çıkan şarabnel parçası göğsündeki saate isabet edince sinirlenmiş ve silahını almasıyla cepheden atlaması bir olmuştu. Eğer ki engel olmasaydık en ön safta düşmana karşı savaşıcaktı.. o farklı bir kumandandı. Ve Biz! Size ölmeyi emrediyorum diyen Mustafa Kemalin askerleriyiz ..

beylikdüzü - beylikdüzü keman - beylikdüzü piyano - beylikdüzü bale - beylikdüzü müzik merkezi - modern sanatlar akademisi - beylikdüzü sanat
BEYLİKDÜZÜ müzik

Bu içeriğe yorum yapan ilk siz olun!

  • Ad Soyad:

  • Yorum:

  •  

    @name x

  • UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
    HAVA DURUMU
    Görüntülemek istediğiniz ili seçiniz:
    EN ÇOK OKUNANLAR
    BUGÜN
    BU HAFTA
    BU AY
    banner230
    EN ÇOK YORUMLANANLAR
    BUGÜN
    BU HAFTA
    BU AY
    ARŞİV