YEREL BASINA BAKIŞ....
Gazeteci nedir dendiğinde hepimiz farklı fikirler beyan ederiz.Gazeteci gazete yayınlayan kimse.gazeteye yazı yazmayı, haber toplayıp vermeyi ya da gazetenin yazı işlerinde çalışmayı iş edinen kişi,gazete satan kimse olarak yorumlanır.Mesleğe daha bir çok yorumlar daha da eklenebiilir.
Dışarıdan bakıldığında çok kolay görünür.İçine girdiğinde mesleğin zorlukları senin boynunu büker.Hele hele yerel basın isen bu daha da zor.Sadece kendi çevresiyle ilgili olaylara ilgi duyan yerel basın, siyasi, adli, mülki veya kentteki diğer kamu kuruluşlarıyla bire bir ilişkili olması bakımından haber kaynağına ulaşmada ve bunun sunumunda fazla zorluk çekmemektedir. Fakat bu kurumlardaki idarecilerin kimisi Gazeteci, haberci ve habere gereği kadar değer vermediğinden kentteki yerel gazetecilik olayı kısır bir döngüye dönmekte ve buda yerel gazeteciliğin olgu olarak pek üst düzeye ulaşamamasına neden olmaktadır. Bugün gazetecilik mesleğini sürdürmeye çalışan gazeteciler , ya valiyle, kaymakamla ya da belediye başkanlarıyla ilgili olumsuz gelişme sayılabilecek olayları haber yaptıkları için o kentte habercilik yapmaları kısıtlanıyor veya çalıştığı basın kuruluşu çeşitli engellemelere maruz bırakılıyor. Bu gibi olayların cereyan etmesi yerel basının gelişimi açısından olumsuzluklar yaratmakta ve sonunda yerel basının, Türk basın karakteri çizgisinin oldukça altına itilmesine neden olmaktadır.
Aslında yerel gazetecilik olmadığında ulusal basının da dayandığı ayaklardan yarısı yok demektir. Ulusal basına bakınız, yayınlanan haberlerin önemli kısmı yerel çalışanların emeği ile oluşanlardır.Toplumumuzda yerel basın ile yerel gazeteciliğin aynı anlama geldiği sanılır. Oysa ulusal basına güç veren yerel basının konumu ve işlevi çok daha etkindir.
Üst düzeyde görev yapan siyasetçi ve bürokratlar gazeteciler için kutlama mesajları yayınlar,yemekler organize eder. Bunlar tabi ki sevindirici unsurlardır. Ancak yerelde gazetecilik yapanların işleri tahminlerden çok daha zordur.Yerelde gazetecilik yapmak her babayiğidin harcı değildir. Herkesin bu mesleği sürdürebilme şansı yoktur. Bir siyasetçi için iyi haber yaptığınızda sizden iyisi yoktur. Ancak o siyasetçiyi uyarmak için iki eleştiri haberi yaptığında davranışlar ve bakışlar değişir.İşin en ilginç yanı ise iyi yazı veya haber yayınladığımda “Gazeteci yazmış” denilmesi, ama kötü yazıldığında ya da eleştirel yazı yazıldığında şu yazmış denilmesi hitap şekliyle kişilik saldırılarına dönüşür.İnsanların mutlu günlerinde onlardan istediğiniz fotoğrafları alabilirsiniz. Kötü günlerinde ise bir kare fotoğraf çektiğinizde sizden kötüsü olmaz...
Bizler gibi ilçelerde gazetecilik yapanlar bir siyasetçiyi eleştirdiğinde, o erk sahibi, telefonu açar, ağzına geleni söyler, hakaretini yapar veya yanınızdan geçerken bile görmezlikten gelir. Ancak merkez gazeteciler, o kişi aleyhinde bir haber yaptıklarında muhatap olan siyasetçi, değil o gazetenin kapısından içeri girmek, o gazetenin santralinden haber sahibi muhabirin telefonunu bile öğrenemez.Özellikle de çok partili hayata geçtikten sonra seçim kazananların kendilerini dev aynasında görmesi gazeteciler üzerindeki ‘tahakkümü’ sık sık ortaya çıkarır.Ama bugün
hatırlananlar, meşrutiyeti ve özgürlükleri savunan gazetecilerimizi unutmayanlar da vardır.Meslekleri uğruna herşeyi göze almışlar gelecekteki biz gazetecilere bir nefer olmuşlardır.
Bu içeriğe yorum yapan ilk siz olun!