İşte Çelik'in açıklamaları:
"Beyoğlu'nda mı yoksa İstanbul 'u içine alan bir halk oylaması mı olacak? Büyükşehir sınırları içinde olacak, mülki idare sınırlarıdır. Son çıkardığımız büyükşehir yasasında 30 vilayet bu statüye kavuşmuştur. Bütün İstanbul vilayeti akla gelmelidir. Halkımız bu konuda ne derse biz bu karara saygılı olacağız.
İçişleri bakanımızın naklettiği bilgilere göre, gezi olaylarıyla ilgili olarak yapılan çağrılar, sağ duyuyla karşılanmıştır. Çeşitli yerlerde toplanma vardır, tencere tava, korna çalmalar gibi eylemler vardır. Elbette barışçı eylemlere sonuna kadar şapka çıkarırırız. Makul olan her meselede biz vatandaşımızla beraberiz.
Vatandaşın bize desteği de karşı olması da demokratik bir tavırdır. Ama demokratik yönlerle olduğu zaman bu böyledir. 291 işyeri tahrip edilmiştir. 116 polis otosu, 41 ambulans tahrip edilmiştir. Dokuzu pert olmuştur. Yaklaşık olarak maddi zarar, doğrudan fiziki zarar 140 trilyona varmıştır. Bu da tabi üzücü bir durumdur. sandıkta her zaman kaybedenler, aradıklarını bulamayanlar sokakta bir şey bulabilir miyim telaşını kapıldılar. AK Partililere gelince biz bugüne kadar bir çok badire atlatarak geldik.
Bu mitingler devam edecek. Herkes iyi bilsin, bizim gövde gösterisi yapmamıza gerek yok. Ama biz coşkumuzu halkımızla paylaşmak için yola çıkmış olan bir siyasi kadroyuz.
İstanbul'da bazı eli sopalıların Şişhane'deki CHP il başkanlığına saldırdığını okuduk. İl başkanlığımız açıklama yaptı. Bunların Ak Parti'yle ilgisi olmadığını ifade edildi. Kim tarafından hangi partiye yapılırsa yapılsın tasvip etmeyiz. Hadi varsayın ki bizim partiden biri böyle birşey yaptı. Direk partimize üyeyse ihraç ederiz.
SOSYAL MEDYA
Dedim ki dün 'kimse AK Parti'den bir yasak beklemesin' biz yoksullukları, yolsuzlukları, yasakları ortadan kaldırmak istiyoruz. Yasaklarla, yoksulluklarla ve yolsuzluklarla yaptığımız mücadele ortadadır. İnsanın olduğu her yerde suiistimaller olabilir. Küçük çaplı da olsa ortaya çıktığı zaman biz derhal gereğini yapmışızdır.
Bizim sosyal medyayı yasaklamak gibi bir fiilimiz yok, aklımızın ucundan bile geçmez. Ancak yazılı medyanın bir etiği var. Görsel medyanın bir etiği var. Sosyal ve sanal medyanın bir etiği olmalıdır. İnternette siz birine hakaret ettiğini zaman bu hakaret olmayacak ama televizyonda olursa televizyonun ceza almasına ve kapanmasına neden olacak. Bu doğru bir şey midir? AB standartlarındaki gibi özellikle sosyal medyayla ilgili kanunlarımızda eksikliği hissedilen düzenlemeler yapmaktır.
Son olaylarda mesela, aşırı şekilde hakaret içeren 105 site tespit edilmiştir. İnsanları isyana teşvik etmek, öfkenin kabarmasına yol açmak üzere haseten açılmış sahte hesapları vardır. Bunların sahipleri bellidir. İlgili kurum tarafından 262 twitter hesabı tespit edilmiştir. Bunlarla ilgil gereği yapılmasın derseniz, insanların özel hayatına, küfür etsinler, fakat devlet bununla ilgili bir şey yapmasın, diyecek olan bir tek Allah'ın kulu çıkacağını zannetmiyorum.
Bu habere yorum yapan ilk siz olun!