Türkiye Basketbol Federasyonu'na başkan olan Hidayet Türkoğlu'nun girmiş olduğu seçimin iptali için dava açıldı. Davayı açan Ayberk Yağız, gerekçe olarak Türkoğlu'nun 6 aylık doping cezasını gösterdi.

Basketbol Taban Hareketi Lideri Ayberk Yağız, TBF Genel Kurul Seçimi’nin iptali için dava açtı. Yağız, TBF Başkan adayı olmak için gerekli olan, “Son beş yıl içinde bir defade 3 ya da 6 ay hak mahrumiyeti cezası almamak” kriterini yerine getirmediğini iddia etti. Türkoğlu’nun 2013 yılında doping kullanmaktan dolayu aldığı 2 yıllık men cezasını hatırlatan Yağız, “Hidayet Türkoğlu'nun 2 yıllık basketboldan men cezası 16 Ağustos 2013 tarihinde FIBA tarafından 6 aya indirilmiştir. Her ne kadar Hidayet Türkoğlu TBF seçimlerine katılabilmek için TBF ve Spor Genel Müdürlüğü'ne doping yapmadığını beyan etmiş olsa da, FIBA'nın 7 Ağustos ve 16 Ağustos 2013'te aldığı kararlar gerçeğin tam aksi istikamette olduğunu göstermektedir.” ifadesini kullandı.

Yağız’ın yaptığı açıklama şöyle:

26 Ekim 2016 tarihinde Ankara'da gerçekleştirilen Türkiye Basketbol Federasyonu (TBF) Olağan Gelen Kurulu'nda Hidayet Türkoğlu başkan seçilmiştir.

TBF Başkanı olabilmek için TBF'nin 23 Eylül 2016 günü resmi internet sitesinde yayınladığı OLAĞAN GENEL KURULU DUYURU'sunun C maddesine göre adaylardan “Tahkim Kurulu, Genel Müdürlük ceza kurulları veya spor federasyonlarının ceza veya disiplin kurullarınca son beş yıl içerisinde bir defada üç ay veya toplam altı ay hak mahrumiyeti cezası almadığına dair beyanı” istenmektedir.

Hidayet Türkoğlu, 7 Ağustos 2013 tarihinde FIBA'nın Anti-Doping kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle FIBA Genel Sekreterliği tarafından 2 yıl basketboldan men cezasına çarptırılmıştır.

Hidayet Türkoğlu'nun 2 yıllık basketboldan men cezası 16 Ağustos 2013 tarihinde FIBA tarafından 6 aya indirilmiştir.

Her ne kadar Hidayet Türkoğlu TBF seçimlerine katılabilmek için TBF ve Spor Genel Müdürlüğü'ne doping yapmadığını beyan etmiş olsa da, FIBA'nın 7 Ağustos ve 16 Ağustos 2013'te aldığı kararlar gerçeğin tam aksi istikamette olduğunu göstermektedir.

1 Ekim 2014 tarih ve 29136 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan TBF Ana Statüsü'nün 9. Maddesinin C. Bendinde yer alan ve küçük harfler ile yazılmış “…spor federasyonlarının ceza veya disiplin kurullarınca son 5 yıl içerisinde bir defada 3 ay veya toplam 6 ay hak mahrumiyeti alma cezası…” kuralındaki “spor federasyonları” kavramı dünyadaki tüm federasyonları kapsamaktadır.

TBF bütün FIBA (Uluslararası Basketbol Federasyonu) üyesi diğer ülke federasyonları gibi FIBA kuralları çerçevesinde yönetilmektedir ve tüm FIBA kararları TBF nezdinde bağlayıcıdır.

Hidayet Türkoğlu'nun seçim sürecinde iddia ettiğinin aksine aldığı ceza 16 Ağustos 2013 tarihinde kendisine ve TBF'ye FIBA Genel Sekreteri Patrick Baumann'ın imzasını taşıyan bir yazıyla bildirilmiştir. (EK 1)

Tüm bu gerçeklerin ışığında Hidayet Türkoğlu'nun TBF başkanlığına aday olmak için gerekli şartları taşımadığı ve aday olamayacağı ortadadır.

Ben; ülkemizin, bayrağımızın, gençliğimizin ve gelecek nesillerin değeri bilen spor gönüllüsü arkadaşlarım ile, sporda etnik-dini ayrımcılık yapmak ya da yasaklı madde (doping) kullanmaktan daha ağır bir suç eylemi olmadığı gerçeğini biliyorum.

Sayın Cumhurbaşkanımız sigara kullanımına savaş açmış iken, Arjantin Olimpiyat elemeleri oylaması dönüşü dopinge ve doping yapanlara karşı verdiği net mesajlar hepimizin aklında iken, Sayın Spor Bakanımız “dopinge sıfır tolerans” ilkesiyle ile ilerleyeceğimizin altını her fırsatta çizip, ülkemiz ve sporumuz için büyük bir onur olan Dünya Dopingle Mücadele Örgütü (WADA) yönetim kuruluna seçilmiş iken bizler çocuklarımıza basketbolun adil bir spor olduğunu NBA tarihinin en büyük cezasını alan ve yönetmeliklere göre seçilme şansı bulunmayan bir başkan ile mi anlatacağız?

Sayın Cumhurbaşkanımızın, Spor Bakanımızın ve Spor Genel Müdürlüğümüzün; Hidayet Türkoğlu'nun kesinleşmiş cezasından ve adaylığına engel olan mevzuattan eksik veya yanlış bilgilendirildiğine inanıyorum. Bu yanlışın düzeltilmesi, ülkemize yakışanın oluşması; çocukların, gençlerin, ailelerin değeri ve geleceği için büyük bir huzur ve vicdan rahatlığı ile konuyu yargıya intikal ettirdim.

Değerli Türk mahkemelerinin alacağı tüm kararlara her Türk vatandaşı gibi saygı duyacağım.  Konuyu bu noktada kamuoyu ile paylaşmanın bir zorunluluk ve sorumluluk olduğunu düşünüyorum.