Serhan Ernak“ Türk Kadınları Bence Şahaneler”
Röportaj: Şennur Rota
Fotoğraf:Bahadır Uslu
“İki Ailenin”BakkalNiyazisi Serhan Ernak ile şu an işletmeciliğini yaptığı AsmalımescittekiPublicHouse’da oyunculuğu ve özel hayatı üzerine sohbet ettik. Liseden sonra konservatuara kabul edilmeyen oyuncu o sene oyunculuğa başladığını, o günden beri profesyonel tiyatro yaptığını ve yeni bir teklifi değerlendirmek üzere olduğunu anlattı bizlere. Röportajımızı yaparken Serhan Ernak ile birlikte PublicHouse’da barmenlik de yaptık.
Oyuncu olmak fikri nasıl oluştu?
Zıpır çocuktum ben herhalde. Annem hep kızardı. Hani ilkokulda çocuk müsamereleri olur ya ne olursa katılırdım. Tiyatro tiyatro, folklor folklor, müzik müzik hepsine girerdim. Şişman bir çocuktum bir de. O zaman da şişmandım yani. Annem kostüm bulamazdı bana. Kafkas halk dansları kostümü herkese nerden alınacaksa alınır ama bana dikilirdi. Annem çok uğraştı benimle. O zamandan beri içimdeydi demek. Lisede de tiyatro salonumuz vardı. Sürekli oynuyorduk. O yıllarda kafama girdi sanırım ben bu işi yapacağım diye. Ondan sonra devam etti.
ÇEKİMDE BENİ UNUTTULAR
Dizi çekimlerinde sette yaşadığınız enteresan şeyler oluyor mu?
Bir kere çekimde beni unuttular. İki ailenin çekimlerinde kamerayı koydular. Mahalle boyunca bayağı bir yürü dediler. Ben de yürüdüm yürüdüm sokak bitti. Meğer onlar çekmişler, toplanıp gitmişler. Kimse bana dur filan dememiş. Sokağı geçtikten sonra ben baktım kimse yok. Böyle sette bir unuttukları var beni.
En çok severek oynadığınız rol hangisi oldu?
Sevmediğim hiç olmadı. Ama İki Ailedeki Bakkal Niyazi’yi çok severek oynadım. Halit Akçatepe ile oynamak çok keyifliydi. Orada gerçekten bir aile gibi olmuştuk. 93 bölüm sürdü.
Komedi rollerini oynamak sizin tercihiniz mi, dram oynamayı da düşündünüz mü hiç?
Genelde komedi oynarım. Hani böyle bir üstünüze yapışır ya. Aslında kötü adam oynamak istiyorum ama hiç teklif gelmiyor. Hep komedi teklifleri geliyor.
Oyuncular kötü adam tiplemesini oynamak istiyorlar hep.
Çünkü daha kolay.
GÜLDÜRMEK ÇOK ZOR
Kötü olmak mı daha kolay acaba?
Tabi, kötü olmak kolay. Güldürmek çok zor. Çok iyi espri yapmak lazım.
Türk kadınlarının giyim tarzlarını nasıl buluyorsunuz?
Güzel giyiniyorlar. Türk kadınları bence şahaneler. Böyle devam etsinler.
Bir kadına baktığınızda keşke şu kadın şöyle giyinseydi dediğiniz oluyor mu?
Yok ya. Kılık kıyafete göre pek değerlendirmem ben. Sohbet etmem gerekiyor benim.
Erkekler konusunda fikriniz ne?
Hiç bakmıyorum bile.
CİHANGİRİ ÇOK SEVİYORUM
İstanbul’da nerelerde gezmeyi seviyorsunuz?
Belki klasik olacak ama her oyuncu gibi Cihangir’de oturuyorum. Dört sene oldu. Tüm arkadaşlarım oralarda, hep oralarda yaşıyorum. Cihangir’i çok seviyorum. Ortaköy’ü de çok seviyorum. Doğup büyüdüğüm yer Ortaköy. Arnavutköy, Bebek, karşı tarafta Çengelköy, Moda tarafları tercihlerim. Biraz daha mahalle taraflarını çok seviyorum. İşte o herkesin birbirini tanıdığı, o mahalle bakkalının olduğu, nalburun olduğu mahalleleri seviyorum ben.
Bekarsınız değil mi?
Bekarım.
İlk aşkınızı hatırlıyor musunuz hala, anlatabilir misiniz?
Hatırlıyorum hatırlamaz olur muyum? İlk aşkımı Lise I’de yaşadım. Hani lise aşkı derler ya, gerçekten böyle yemeden içmeden kesildim. Ama bizim jenerasyonla şimdiki jenerasyon çok farklı tabi. Bir lise öğrencisine göre çok daha fazla bilgililer. Benimki platonikti. Çay kahve içtik, hepsi bu.
HAYATIM BOYUNCA 3 KERE AŞIK OLDUM
Kaç kere aşık oldunuz peki?
Ben hayatım boyunca 3 kere aşık oldum. Her aşık olduğumda da çok üzülerek ayrıldım. Birinden ayrıldıktan sonra ancak 4 sene sonra filan bir kadına tekrar aşık oldum ve olmayacağını zannediyordum. Yani olana kadar bir daha böyle bir şey olmayacak diyordum. Sonra olunca “ A demek olabiliyormuş yani” dedim. Aşk şimşek çakması gibidir, kafana dank diye vurana kadar bunun farkında olmazsın. 2010 yılında tekrar aşk çarptı beni. Şimdi iki senedir aşksızım. Köpeğim var bir de ona da aşığım.
Üç kere aşk yaşayan biri olarak aşklarınızı birbirinden farklı olarak değerlendiriyor musunuz, ayırabiliyor musunuz?
Ayırmıyorum. Üçü de blok bloktu. Şu daha iyiydi diye bir şey yok. Hepsi yaşadığım zaman çok güzel aşklardı. Her zaman en son olan acıtıyor. Osmanlılık mı, kıskançlık mı, hazımsızlık mı ne diyeyim ben ayrıldıktan sonra bir daha görüşmüyorum. Yani öyle arkadaş olayım diye bir şey yok.
Evlenmeyi düşündünüz mü hiç?
Düşündüm. Son kız arkadaşımla düşündüm. Artık yaş da kemale erince. Ben yalnız yaşıyorum yıllardır. Annem hep şey zanneder , bir evin bir odasında sigarayla öyle öleceğim filan zanneder. Ama öyle ölmeyeceğim tabi.
HANİ SEVGİ ŞIMARIĞI DERLER YA BEN HEP SEVSİNLER İSTİYORUM
Sizi ne aşık eder peki?
Konuşabilmek benim için çok önemli. Dünyanın en tatlı, en hanım hanımcık özelliklerine sahip olsun ama aynı zamanda kahve içerken iki kelime konuşamadıktan sonra hiçbir şey ifade etmiyor. Çünkü derdinizi konuşarak anlatıyorsunuz. Hani sevgi şımarığı derler ya ben hep sevsinler istiyorum. Beni vurmak çok kolaydır aslında.
Bir erkekle kadın arasındaki ilişki nasıl yaşanmalı sizce?
Birbirlerini rahat bırakmaları gerekiyor önce. Çok dip dibe ilişkiler, her gün görüşmeler yanlış. Biraz özlemek gerekiyor. Özleme payım varsa eğer herşeyi beraber yapmak istiyorsun. İnsanların yalnız kalmaya, kendini dinlemeye de ihtiyacı var. Bu karşı tarafa sevgisizlik ya da karşı tarafın sana olan sevgisizliği değil. Birazcık insanların kendini dinlemesi gerekiyor. Bu kesinlikle bir ara verelim de değil. Bu iğrenç bir laf! Beni aldatmasıyla ara vermesi arasında hiçbir fark yok. Öyle bir mantığın varsa arayı uzun verelim bir daha hiç görüşmeyelim.
ERKEKLER DAHA ÇOK ALDATIYOR
Sizce en çok erkekler mi yoksa kadınlar mı aldatıyor?
İzlediğim kadarıyla iki taraf da aldatıyor. Ama erkekler daha çok aldatıyor.
Bir erkek olarak sebebi nedir sizce?
Onu aldatan erkeklere sormak lazım. Ben hayatım boyunca hani çapkınımdır da hiçbir sevgilimi aldatmadım. Söylediğim gibi hayatımı paylaştığım insan, sevgilim, elinden tuttuğum kız arkadaşım zırt pırt olmuyor. Arada 3-4 sene oluyor. Bunlar da yeterli süreler . O sürelerde benim de elim armut toplamıyor tabi! Ama başıma gelmesini istemediğim şeyi karşı tarafa yapmam. Bu çalıştığım yerde de kız arkadaşlarımla da öyle.
Evlenme teklifi aldınız mı hiçbir kadından?
Ciddi bir evlenme teklifi almadım. Aldım da ya da ben ciddiye almadım.
Bir erkek evlenme teklifi alırsa neler hisseder ?
O aldığı kadınla alakalı. İşte ne kadar süredir beraberler, neler paylaşıyorlar onunla alakalı bence. Yani senle biraz önce tanıştık bana evlenme teklifi yapsan gülerim ama bir şey yaşamış olsak, sabahlara kadar sohbet etmiş olsak, bir yerlere gitmiş olsak çok hoşuma da gidebilir yani böyle yakınlık olsa.
BİZİM DE DUYGULARIMIZ VAR
Yani evlenme teklifini hangi tarafın yaptığının pek önemi yok mu?
Kesinlikle yok. Hiç fark etmez. Erkeği de memnun eder. Bizim de duygularımız var.
Oyunculuk dışında Public House ‘ın işletmeciliğini yapıyorsunuz sanırım.
Evet burası Dünyada olan bir format. Googleda lokanta, meyhane, bar olarak geçiyor. Menudebir çok çeşitler var. Tipik bir pub burası aslında. Ama kahvaltıyla başlanıp gece yarısına kadar atıştırmalıklar, ana yemekler, sıcaklar da var.
Hangi yaş grubu insanlar geliyor buraya?
Her yaş aralığı geliyor. 70 yaşında da gelen var, 18 yaşında da. Burada gençler eğleniyorsa, 70 yaşındakiler de eğlenebiliyor.
Gelenlere ne yemelerine önerirsiniz?
Sıcak ve soğuk atıştırmalıklarımız var. Bunlar tapas şeklinde geliyor, ufak ufak mezeler. Alacağı alkole göre kendilerinin seçmelerini öneririm ben sıcak meze tabağını daha çok seviyorum.
KIZ ARKADAŞIYLA BATTANİYE ALTINDA KAHVE İÇENLERİ KISKANIRIM
Gece hayatını seviyor musunuz?
Seviyorum ama gece hayatını olduğu kadar ev hayatını da seviyorum. Cihangir’de Mayhoş Meyhaneyi de ben işletirdim. Orası daha küçük bir yerdi. Farklı bir ev ortamı yaratıldı. Ama burası çok büyük. Gece çalıştığım zaman evde oturmak istiyorum. İnsanları kıskanıyorum. Mesela kız arkadaşlarıyla battaniye altında kahve içenleri kıskanırım. Burnum sızlıyor böyle. Ağlayacağım, duygusallaşıyorum. Ama evde olduğum zaman da gece hayatını özlüyorum. İkisini de ayrı seviyorum. Ya da ben herşeyin fazlasını mı sevmiyorum acaba? Ya da elimden gidince mi değerli oluyor, bilmiyorum. Ruh halime göre değişiyor.
Röportaj: Şennur Rota
Fotoğraf:Bahadır Uslu
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir, teşekkür ederiz.
Bu içeriğe yorum yapan ilk siz olun!